Yolsuzluk Ekonomisi
Toplumda kurallar yerine kuralsızlığın eğemen olması güvensizlik ortamı olarak değerlendirilmekte ve bunun sonuçları irdelenmektedir.
"Yazmak, bir hayaletle güreşmek gibidir; kazanırsan kimse görmez, kaybedersen herkes görür." – Stephen King"
"Yazmak, bir hayaletle güreşmek gibidir; kazanırsan kimse görmez, kaybedersen herkes görür." – Stephen King"
Toplumda kurallar yerine kuralsızlığın eğemen olması güvensizlik ortamı olarak değerlendirilmekte ve bunun sonuçları irdelenmektedir.
Sultan Abdülhamid Han'a yakışıksız söyler sarf edildi. Neden başkalarının suçu O'na yıkılıyor?
Sessiz atın çiftesi pek olurmuş, umarım bir gün daralan alanlarında sıkışan ve buna yeter demek isteyen ceylanların aklı başına gelir de, kaplanlara bu ormanı dar edebiliriz.
Yasa ortada, suç işlendiyse cezası verilir. Suçluyu değil de kanunu kınamak nasıl bir korkaklıktır, nasıl bir pısırıklıktır.
Kınalı kuzuların yüreğine kurşun atanların ruhsuzluğuna inat gökyüzünde bir can bir can daha olacak hiç tükenmemecesine...
Ve yaşamanın hakkını vermek hayattaki tek gaye olmalıdır.. Hayata anlam katmak; aksiyonla, hareketle, başarmakla, çabalamakla, paylaşmakla, ilerlemekle olur... Bağlı olduğuna imrenmekten ve sakınmaktan öte layık olmakla olur... Herkesin kendi hayat gayesinin Atatürk'ü olmaya en azından çabalamasıyla olur... Kişinin elindeki değere sahip çıkmaktan ötesine geçmesinin ve bu yolda sonsuzluğa
Gördüğüm ilk asfalt yol, köydeki tek ulaşım aracı traktörün römorkunda babamla ilk defa şehre giderken Menderes’in Ceyhan nehri üzerine yaptırdığı köprünün yoluydu. Bu siyah asfalt yolu uzaktan kıvrılan koca bir karayılana benzetmiştim.
Metropol şehirlerde görüyoruz. 5 gün cenazeyi geç gömüyorlar. Bu uygulama neden köylerde Türkiye’nin bölgelerinde uygulanmıyor. Birde morgsuz o kadar köy hatta kasaba bile var.
Bu bir tatlı hem de bugüne kadar milli olduğunu düşündüğümüz bir tatlı; baklava hakkında yapılan bir tartışma
Gördük, gezdik, yapılacak olanları yaptık, gittiğimiz gibi akşama doğru Yağlı Kozaklı arasındayız, gündüz gördüğümüz tarlaların altın tozu dökülen sap köklerin yerlerinde yeller esiyordu.
Maddesel uygarlıkta büyük bir aşama kaydettik son iki yüzyılda. Ne yazık ki insanlıkta aynı ilerlemeyi kaydedemedik. Maddesel uygarlıkta ilerledikçe daha açgözlü ve diğerlerine karşı daha düşman olduk. Maddeye o kadar yoğunlaştık ki maneviyatı inkar eder olduk.
Bu ortamda, belgeler zemin yoklama görevini yapmaktadır. ABD, masadaki oyunculara kartları dağıtmıştır. Şimdi kimin, nasıl oynadığını gözlemek tedir. Buna göre de, tavrını belirleyecektir
Bazılarımız ''dünya'evinde'' insani yoksunuz, yoksulluk ile kuşatılan yokluğumuza ''merhaba!''
Ben orada olacağım; çocuklarımı ve eşimi de alarak yanıma. Çocuklarımın Türk olmanın gücünü şimdiden hissetmelerini ve görmelerini istiyorum. Bunu şimdiden çok iyi bilmeliler ki yarın aynı tuzaklarla karşılaştıklarında kendilerinin farkında olsunlar. Dün ve bugün yarını yaratacak. Yarın bir dönüm noktası olacak. Çünkü gücün, inancın ve farkındalıkların şekillendirdiği bir
Benim adım Mustafa,kardeşimin Kemal,babamsa atadan türk,annem kardeşimi dünyaya getirirken son nefesini vermiş ama kız da olsa erkek te olsa adı Kemal olsun diye vasiyet etmiş,vatan aşkı bu kadar büyük olunca inandığı ona gönlünde yatan aslanın adını verebileceği iki tane aslan gibi evlat hediye etmiş...
Son günlerde pek çok kişinin, kendisine sorup, bir türlü cevabını bulamadığı sorular zihinleri meşgul ediyor. Çünkü, son yıllarda yaşananlar aklı başında her Türk vatandaşını kaygıya sürükleyecek cinsten problemlerle dolu.
Tatil deyince Anadolu insanının aklına genel itibariyle deniz kenarında dinlenme, eğlenme, kumsalda (sahilde) hoşça vakit geçirme ve denize girme gelmektedir.
Sahil kenarındaki turizm beldelerinde yaşayan insanların aklına ise; yaylalarda temiz havadan yararlanma, doğal beslenme, dinlenme, spor yapma gelmektedir.