
Kadirlili Şair Mehmet Yozcunun Şiirleri
1974te Ağustos ayında, Çukurovanın kara yağız sıcağında, Kadirlinin Topraktepe Köyünün kıraç, boz bir tepesinde gözlerini açar ağlayarak Dünyaya, Köyün ağasının son oğlu olarak.
1974te Ağustos ayında, Çukurovanın kara yağız sıcağında, Kadirlinin Topraktepe Köyünün kıraç, boz bir tepesinde gözlerini açar ağlayarak Dünyaya, Köyün ağasının son oğlu olarak.
Evet, bazıları gerçekten zenci doğar Kimi, dünyaya gözlerini bir milyarder olarak açar. Annesine muhtaçken statü sahibidir kimi, hangi okullara, kolejlere ve üniversitelere gideceği bellidir, kimleri yöneteceği, kimlerle dostluk edeceği ve hatta tüm akrabalık ilişkilerinin ona neler kazandıracağı
Biz, bu yazımızda Sabahattin Alinin 1940 yılında yayımladığı İçimizdeki Şeytan adlı romanı üzerinde duracağız. İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali'nin biraz toplumu, biraz da insanın kendisini sorguladığı eseridir.
İnsan, genelde yanlışa düşer. İçinden bazen farklı yapılması, farklı düşünülmesi gerektiği hissi doğar. Yani içimizden bir ses bizi yönlendirmeye çalışır.
Kim sevmez kuzu etinden yapılan bir yemeği de bütçe ile hatçe meselesine geliriz yine eğer ki tartışırsak... Sokaktan geçen bir on kişiye sorun bakalım, ''Kuzu etinin fiyatı kaç para?'' diye, size ''Kuzu eti de nasıl bir et ki acaba?'' diyecek kaç kişi çıkacaktır? Hatta biraz daha ileri gidin
Memet Amcam nasıl mı diyon? Eh işte, orta şekerli. Biletlerine amorti bile vurmadı Memet Amca’nın. “Fukara gece hırsızlığa çıkacakmış, Ay akşamdan doğmuş.” hesabı, şans mı var bizde? Belki çıkar diye umutla bekliyodu, ordan da havasını aldı. “Aman, boşver! İyi ki çıkmamış para. Milli piyango harammış, günahmış; zaten senin
Kıbrıs Türk Devlet Tiyatrolarının 21 yıldır salonsuz olduğunu ve çok zorluklar çektiğini anlatarak Salon olmadan olmaz. diyor. Devam ediyor: Bazı projelerimizi gerçekleştirebilmek için salonun olması şart. Salon olmazsa projeler de hayat bulmuyor. Başkalarına ait salonlarda hep sorun çıkıyor. Her gün dekor kurup bozmak zorunda kalıyor
Yüzyıl önce başlayan büyük taarruz ile bir ülke kuruldu, büyük taarruzdan seksen yıl sonra başlatılan başka bir büyük taarruzla ülke yıkılma noktasına geldi.
Suriyede yeni bir süreç başlayacak ve bu süreçte olacaklar hakkında dilerim ben yanılırım, Suriye halkı da çok mutlu olur fakat öyle olmayacak gibi görünüyor demeden de edemeyeceğim.
Herhangi bir memlekette aydınlar, devlet ve milletin kaderi söz konusu olduğu meselelerde, her türlü şahsi ve minik hesapları bir kenara iterek milli bir çap ve seviyede düşünebilmelidirler. Çünkü bu taşıdıkları aydın sıfatına layık olabilmelerinin yüklediği asgari bir haysiyet ve şeref borcudur.
Hak, hukuk, adalet gibi ulvî kavramlar ayağa düşmüş Kanunlar güçlülere çalışıyor. Nalıncı keseri gibi; her kanun güce tapınanlara yontuluyor! Nasıl denir: Karışmış ortalık; kör, tuttuğunu öpüyor!
Yüz yıl hatta bin yıl önce yaşamış olan bir bilimadamıyla, bir filozofla ya da bir sanatçı ile konuşabilir misiniz? Hemencecik Hayır, konuşamam! demeyin lütfen. Eğer o insanların yazdıkları bir kitabı okuduysanız, yarattıkları bir sanat eserini dinledi ya da gördü iseniz konuşursunuz. Bizden çok önce yaşamış ve çok sonra
Ne Mutlu Türküm Diyenebilsin Sonrası zaten geliyor Teşekkürler Vargas İyi ki senin gibi güçlü bir Türk kadınımız var Önce senin, sonrasında diğer Türk kadınlarımız sayesinde bayrağımızın dalgalandığını cümle alem gördü