"Yazarların her zaman bir bahanesi vardır: Ya ilham gelmez, ya da ilham gelince kahve bitmiştir." - Terry Pratchett"

Eleştiri

Yeni Bir Sivil Darbe Girişimi

Ben daha önceki yazımda AKP kendisinden olmayan belediye başkanlarına her türlü zorluğu çıkararak çalışmalarını engelleyip, sizi seçtiklerinizden soğutma amaçlandığını, bunu başaramadıkları takdirde de çeşitli suçlar isnat ederek yerlerine kayyum atanmasının muhtemel olduğunu yazmıştım. bugün gösteriyor ki, AKP beni yanıltmadı.

yazı resimYZ

Alışılan Ölümler

Şehidimiz var. Şehidin olmadığı bir gün mü var? Toplum şehit haberlerine alıştırıldı. Artık sıradan bir magazin haberinden farklı verilmiyor. Toplum "nasıl olsa şehit var" düşüncesiyle hareket edecek duruma geldi. Şehit, hangi aileden ise, acıyı yaşayan da o ile dışında kimse olmuyor. Hatta daha da kötüsü, o acı ile

Sahi, Ülkemde Darbe mi Oldu?

Evde erzak yok denecek kadar azalmıştı.
Üstelik de ne ekmek, ne kahvaltılık vardı. Cumartesi nasıl olsa semt pazarımız kurulacaktı. Köylülerden alırım, diye ertelemiştim.
Banka kartımı alıp Vakıfbank ATM den para çekmek için evden çıktım.
Aneee o da nee?
Yazlıkçılar bankamatik

Kedicikden Mesaj Var

Öğlene doğru telefon çalmaya başladı. Açmak istemedim, çünkü ya birileri kitap satmak için ya internet ve televizyon yayınlarını pazarlamak için ya da market tanıtımı için arıyor olabilirdi. Ayrıca Telefon, ücretsiz check up v.s kazandınız gibi vaatlerle dolandırıcılık yapmaya çalışan birinin aramış olabileceğini de düşündüm. Telefon çaldı çaldı, cevap

Belediye Ağaç Katliamı Yaparsa!

Bizim mahallemizin yolu, sağlı sollu çam ağaçları ekili. Kuruyanları kestiler. Yerine ağaç dikeceklerdi. Aylarca bekledim. Kimse yerine ağaç dikmeyince ben de 2 nar, 1 tane de yenidünya fidanı diktim. Bu ağaçlar ezilmesin diye de etrafını parke taşlar ördüm.
Ben, okulda görev yaparken geldiler. Ağaçların yol güvenliğine

Referandum Gününden Hoş Sedalar

Komşum, tarla kuşu gibidir. Sandıklar açılır açılmaz oyunu kullanıp gelmiş. Oldukça yaşlı bir hanımla karşılaştığını, oracıkta kısa bir söyleşi yaptıklarını anlattı. Belli ki hanım da yazlıkçılardan ya da buralı ama olağan programı dışında gelmiş. Belki de geri dönecek.

Biz Metin Biçer'in Öğrencileriyiz

Bir 23 Nisan günüydü. Erdoğan ile anlaşmıştık. Sinemaya gidecektik. Ben, babamdan harçlığımı almıştım. Erdoğan'ın ise sinemaya gidebilmesi için çalışması ve bilet parasını çıkarması gerekiyordu. Bu nedenle boya sandığına sarılmıştı.
Kadirli'nin tam merkezinde Çamlı Kahve denilen meşhur bir yer vardı. Neredeyse bütün Kadirli halkı oraya gelirdi. Yan

Birgün Ben, Belki Bir Sığırcık Kolonisinin İçinde, Belki Yıldızlarla Birlikte Göklerde

Ak kanatlı, kara kanatlı, büyüklü küçüklü tüm kuşlar Sığırcıklar, kartallar, kırlangıçlar, naif serçeler, gözüpek kargalar, yaban kazları, turnalar, gururlu flamingolar, tepelikli ispinozlar, sakalar, şarkıcı bülbüller, çalıkuşları, atmacalar, doğanlar, baykuşlar, yarasalar, karatavuklar, ötleğenler, şımarık sinekkapanlar, toygarlar... Tanıdık tanımadık nice kuş sürüsü, ürktü, kaçışıyor...
Göz pınarlarım bir çağlayan.

Dershaneme Dokunma!

Bu konudaki son sözü gene Oruç Babaya bırakalım. Oruç Baba Der ki:Ortada bir hasta ve bir de acemi doktor var. Hasta: Eğitim Sistemi, Acemi Doktor: Dershanecilik. İktidar, hastayı tedavi edip iyileştirmeye çalışacağına acemi doktoru öldürerek sorunu çözebileceğini zannediyor!

Başa Dön