
Cumhurbaşkanı
Dilerim Türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalır.
Dilerim Türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalır.
Uyuşturucunun verdiği olumsuz etki çocukta davranış bozukluğuna yol açtı. Yemek yiyemiyor, uyku uyuyamıyordu. Bizlerle olan iletişimi koptu. Adeta Dünyası yıkıldı ve Dünyaya küstü. Yapayalnız bir insan gibiydi.
Doktorlara gittik. Şizofren hastalarına verilen ilaçları verdiler. Bu da daha kötü etki yapıyordu. Başka bir doktor Akıl hastanesine yatıralım
Bunaltıcı, sıkıcı, kırıcı bir seçim sürecinden sonra bir nefes aldık. Yorucu yol şimdi başlıyor. Ben Ekrem İmamoğlu'na, önüne çıkarılacak türlü engellere rağmen, başarılar diliyor ve başarmasını umut ediyorum.
\*\*Kötü oyucuyu basit seyirci, kötü politikacıyı da cahil seçmen alkışlar.\*\* Seni dinleyecek çok kişi buldun diye sevinme, çünkü dinleyenlerin acaba kaçı seni anladı bilemezsin!\*\*Kalbi mühürlü olanın ağzından; ağzı mühürlü olanın da kalbinden çıkanlara çok dikkat etmeli.
Bir infial koptu Doğudan.
Büyük bir isyan gibi,
Bir kutlu sefer gibi,
Daha yağmurlar yağmadan,
Sular yükselmeden, sel olup aktı Doğu..
Bugün sıcağı sıcağına dinlediğim bir haber ve yazdığım bir yazı oldu. Sanırım, insanlar Hak ve doğruluktan ayrıldıkça bizdeki etkisi de daha kuvvetli oluyor.
Bilinmeyen bir istasyonda, “iğrenç bir zamandayız”. Vincent ve Kornel bir tren istasyonun unutulmuş peronunda yolları kesişen iki filozof. Aslında onlar “evsiz” dediğimiz, mülkiyet ve aidiyet duygusunu çoktan aşmış insanlar. Yani, hayatta kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Kıssadan hisse “peron filozofları” olarak iştigal ediyorlar. Hayat, algıladığımız gerçeklik, birey, toplum, kamu,
Kıbrıs çıkarması sırasında kendi hava kuvvetlerimiz tarafından vurularak batırılan Kocatepe muhribinin komutanıydı kendisi, israilli bir eğitim gemisi tarafından kurtarıldı. İsrailli komutanın üniformasını giydi ve şarap içip yemek yedi. Sonra da kafayı vurup yattı. İşte Türkiye'nin kaderini elinde bulundurmuş kişilerden biri Güven Erkaya...
İspanya’da bir baba, çocuklarının vefasızlığı yüzünden onlara son bir hayat dersi verdi. Baba, kendine karşı hayırsız olarak nitelediği çocuklarını mirastan mahrum etti, Bu yetmedi, ölmeden önce vasiyet ederek mezartaşına “Babayı aldınız” ibaresini yazdırdı.
Yilmaz Ozdilin bir yazisinda gorup sevdigim sozdur. Chp kurtarilmadan Turkiye kurtarilmaz demisti. Devamini da ben eklemek isterim. Kendimiz degismeden, Turkiye ilerleyemez. Yoksa bir sehrin bir belediyesinin kazanilmasi bir seyleri degistirmeyecek.
Şehirler, içinde yaşayan insanlarla değer kazanır. Şehirleri değerli ve muteber kılanlar, orada yaşayan insanlardır. Bu insanların bir kısmı ön plandayken, bir kısmı da geri planda durur. Fakat şehirleri sırtlayan birkaç insan mutlaka bulunur. Bunlar o şehrin gözü, kulağı ve dilidir. Tabir caizse gözbebeğidir. Bu insanlar şehre hizmet noktasında
Şafak Pavey ilginç bir anekdot paylaştı: 'Çiçekli başörtüsü ve daracık pantolonuyla, Çamlıca parkının kuytularında, sevgilisiyle öpüşen genç kıza, özgürlüğünü Mustafa Kemale borçlu olduğunu hatırlatmak istiyorum.' dedi. Bu anekdot hem çağdaşlardaki hem de muhafazakarlardaki zihinsel hastalığı ortaya koyan en güzel ifadedir. Gerçi Şafak Pavey'in niyeti böyle bir teşhis ortaya