Üç Kitap Eleştirisi
Klasikleri ve başyapıtları yazacak yazarları oluşturmak, onları okuyacak okuru oluşturmak için Avrupa 3. sınıf hikayeler, açıksaçık hikayeler, kaba hicivler, en ucuz romanlar ile yola çıktı.
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Klasikleri ve başyapıtları yazacak yazarları oluşturmak, onları okuyacak okuru oluşturmak için Avrupa 3. sınıf hikayeler, açıksaçık hikayeler, kaba hicivler, en ucuz romanlar ile yola çıktı.
Ben değişirsem ruhumun, aklımın derinliklerine eklediğim bilgiler ile çevremi de olumlu yönde değiştirmeye gücüm yeter... Önce kendimi, sonrada çevremi değiştirmeye gücüm yetmiyorsa, yerinde sayıyorum demektir...
Romanda Abdülhamit’e suikast yapıldığı günlerde doğan Râna’nın kısacık yaşamı, dine ve dünyaya bakışı ön planda anlatılırken, arka planda, Ermeni terörü, 31 Mart Vakası, Abdülhamit’in tahtan indirilmesi, İttihat Terakki’nin yükselişi, I. Dünya Savaşı, Ermenilerin göç ettirilmesi, imparatorluğun yıkılışı, memleketin işgali, Kurtuluş Savaşı gibi 20.ci yüzyılın sarsıcı tarihsel olaylarının gürültülü
Şermin Yaşar
Afrin Zeytin Harekatına Destek amacıyla Gazimağusa Polatpaşa Camii Derneği'nin düzenlediği Hatay Gezisine davet alınca, böyle anlamlı bir ziyaret ve geziye katılmamam olmazdı. Hiç düşünmeden daveti kabul ettim. Hem Mehmetçiğimize destek ve moral vermek için hem de Hatay'ın kültürel yerlerini görüp yazmak için kendimi Hatay'da buldum.
Yüz otuz iki sayfalık romanda hikaye, ülkücü-milliyetçi-halkçı bir gencin duruş açısından aktarılıyor. Hem milliyetçi hem halkçı olunur mu diyenler çıkabilir.. Bal gibi olunur. Halkçı olmadan milliyetçi zaten olunmaz. Neyse..
1 Mayısın hikaye ve tweetlerde bu kadar güzel kutlanılması gerçekten gözlerimi yaşatıyor Hemen hemen herkes emekçinin yanında ha, öyle mi?
Bugün televizyonlarda yapay zekâ haberlerini seyrettim. İlgi uyandıran çok güzel bir çalışma. İnsanın hayranlık duymaması işten değil.
Konuya ilişkin açıklamaları Sanayi ve Teknoloji Bakanı ile şirket yönetim kurulu başkanı birlikte yaptılar.
Devlet adamlarımız ve eşleri, pek önemserler bizi. Günün “mana ve ehemmiyetine uygun” kutlama demeçleri yayınlanır. Belediyeler şapşal şabalak konserler düzenlerler, göbekler atılır şen şakrak. Töre cinayeti denir, kadınlar öldürülür bir yandan. Memeleri tomurcuğa durmamış kızlar, dedelere peşkeş çekilir, alınır satılırlar. Bahçedeki ağaçtan ya da bir tavandan sallandırılmış ipin
Hayatımızda doğru yolu bulmak için gayret göstermekteyiz. Oysa önümüze o kadar sokak, o kadar kavşak çıkar ki ne tarafa gideceğimizi şaşırırız. Hayat yolunda karşımıza çıkan insanlar, bizler için bir gösterge olur. Biz de manevra yaparken, hızlanırken veya yavaşlarken bu insanlara göre yol alırız.
Padişah devrinde olan olayların ki o da Tarihçiler ce henüz onaylanmıyor. Türkiye Cumhuriyetine yüklenmesi gariptir, hazindir, amaçlıdır.
Beylik bir laf vardır bilirsiniz ''Tüketim toplumu olduk.'' derler. Doğrudur, ancak üretim olmadan tüketimde olmaz... Eski zamanlarda insanlarımız sanki daha kanaatkardı gibi gelir bana, gibisi fazla öyleydi... Şimdi ki bebelere bakıyorsunuz hepsi marka tutkunu... Ayakkabılar o tanınmış firmadan, kazaklar gömlekler başka tanınmış firmadan. Analarınız, babalarınız da marka mı
Çiftçilerimize faydası olmak yerine onları kendi varlıklarına mahkum eden, sömüren soyup soğana çeviren ziraat odaları mutlaka lağvedilmeli, yerine çiftçilerimizin gönüllü üye olacakları çiftçi teşekkülleri oluşturulmalıdır!
Adalet Ağaoğlu