İki kadın..İki yürek
Bir ara elime telefonu alıp, aklıma bir bıçak gibi saplanan numaraları tuşladım.
“Aradığınız aşk’a şu an ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz”
"Yazmak, bir hayaletle güreşmek gibidir; kazanırsan kimse inanmaz, kaybedersen sen de inanmazsın." – Ambrose Bierce"
"Yazmak, bir hayaletle güreşmek gibidir; kazanırsan kimse inanmaz, kaybedersen sen de inanmazsın." – Ambrose Bierce"
Bir ara elime telefonu alıp, aklıma bir bıçak gibi saplanan numaraları tuşladım.
“Aradığınız aşk’a şu an ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz”
Evet küçüğüm Atamız ölmedi. O senin minicik çocuk yüreğinde bizimse bütün benliğimizde yaşıyor.
Bol yıldızlı bir yayla gecesi, taşların arasına çamur konularak yapılan binalar... Bizimkisi yöresel faşizim oldu bazı yerlerde özelikle kuzeyde karadeniz kıyılarında kütükleri üst üste koymak suretiyle yapılır evler.
Dengemi kaybetmek üzereyim, boynuna yaslıyorum ağır kafamı, huzur içindeyim.
"O da sinirlenirdi ki bazen, camdan perdeye vuran gölgesini değişik şekillere benzetirdi beni korkutmak için karanlık gecelerde. Kasıtlı yaptığına inanıyordum bunu, aksi halde bir ağaç dalı nasıl olur da bir kediye,bazen bir ata ya da daha da fenası ağzını açmış bir cadıya benzeyebilirdi ki!.."
Kar altında yürümekten bir tek tipi olduğu zamanlar vazgeçerdim. Zorlandığımdan, üşüdüğümden ya da rahatsız olduğumdan değil! Doğa ananın en güzel gösterilerinden birinin tipi esnasında ortaya çıktığı düşündüğümden vazgeçerdim.
Köpek seslerinden korkan iki yemek kaşığı çilek reçelini, dolayabilir misiniz hayatın eteğine?
"Bir sardalya pulu kadar tutunamadım mı tenine?"
İlk ayı geride bıraktım. Andırın dönüşü, Münir'e uğradım. Öğrencilerimin eksik kitaplarının siparişini verdim. Münir çaya davet etti beni.
Yeşil t- shirt giymiş kelebek katili, futbol konuşacak birilerini aramaya; pembe elbiseli kız ise kelebeklerini yeniden hayata döndürecek bir mucize aramaya gidiyordu...
Başka bir şehre taşındığından beri, bir haftadır haber yoktu babasından. Ne bir mektup, ne bir telefon… Ölmüş olabileceğinden şüpheleniyordu yirmi iki yaşındaki öz oğlu.
Dilencilerin dejenere ederek kullandığı bir kelimenin aslında basit bir kullanım hatası olmadığını anlatan bir gezi yazısı...
Leyla'nin Yaşaminda Bi̇r Arkadaş Gi̇bi̇ Gördüğü Mor Koyunun Ve Babasi Reşat Ağanin Öyküsü Konu Edi̇lmektedi̇r.
Gürültülü şehri adeta ikiye bölen gizemli sese yönelmişti artık. Buğulu gözlerinde hatıralarını arar gibiydi…
Gerçekte Yaşanmiş Olan Anadoluda Yeti̇şmi̇ş Türk Subayi İle, Ermeni̇ Kizi Anuşka'nin Aşk Öyküsünü Konu Etmektedi̇r.
Sıhhiye'deki Adliye Sarayı'nın yerinde Tekel Depoları var o günlerde bir de Tekel çalışanlarının lojmanları. Enerji Bakanlığı; Bakanlıklarda, bugünkü Yargıtay binasında, Pertol Ofisi Kocatepe Camii'nin oralarda bir yerlerde. Ama camii falan yok daha. Tepeyi yok etme aşamasındalar henüz, camiiyi kondurmak icin patlattıkları her dinamitle Petrol Ofisi'nin camları şangur şungur...