Derin Hikayeler, Kısa Karşılaşmalar
Küçük iken bana nasıl sımsıkı sarıldığını hatırlamaya çalıştım. Bir türlü hatırlayamamıştım öyle bir anı, ama mutlaka olmuştur diye fısıldıyordum içimden.
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Küçük iken bana nasıl sımsıkı sarıldığını hatırlamaya çalıştım. Bir türlü hatırlayamamıştım öyle bir anı, ama mutlaka olmuştur diye fısıldıyordum içimden.
Yol boyunca o’nu anlattı annesine. Eve geldiğinde çıkarmak istemedi üzerindekileri. Bir daha, bir daha baktı aynaya. Sanki şimdiden özlemişti öğretmenini. Utanarak sordu annesine “kıskanıyor musun anne”. Anne sadece gülmüştü bütün cevaplara denk.
...her sıradanlığın ardından büyüleyici bir hikâye çıkabiliyor (hiç olmazsa benim için öyle) ve hayat insana ummadığı neler neler gösteriyor!..
Küçücük can sıkıntıları içerisinde kaybolmaktan "benimle" buluşmayı beklediğimi unutmuşum.... Aslında kısa karşılaşmalar olmuştu; kaçamak, bencil, vakitsiz... Bir an için, nefessiz kalmışçasına boğulurken, nefes aldıracak küçük mucizeler arasındaki bulu
(susarak her zaman olduğu yere geçer)
-sessizlik, sessizlik, sessizlik
Veba: Sessizliğin sesi var mıdır sence?
Üç ay sonra tetkikler yeniden yapılacak ve beni kurtaran Dr. Süleyman Özer Beye ne kadar teşekkür etsem azdı. O şimdiye kadar bine yakın aynı ameliyatı başarıyla gerçekleştirmiş ve benimkinde de elini çabuk tutmuştu. Kanseri başındayken yakalayıp, kurtulmuştum. Ama içimde olan bir kuşku da vardı:
Ya, kanser
Aslında kısa karşılaşmalar olmuştu; kaçamak, bencil, vakitsiz... Bir an için, nefessiz kalmışçasına boğulurken, nefes aldıracak küçük mucizeler arasındaki buluşmalar. Tıpkı Yusuf'u tanımış olmam gibi... Beklerken...
Başkanım, eğer sizde bize hayır derseniz başımı eğeceğim, ben bunu Edremitin onuru olarak da değerlendirmekteyim, çünkü 60 kişi bilet almış ve yola çıkmaya hazırlar, kimi randevularını iptal etmiş, kimileri de biz kumda bile yatarız diye razılarHadi üç beş kişiyi evimde konuk edeyim, ama ya diğerleri? Sizden çok rica
Neydi suçu onun? Tanrı onu cezalandırmış mıydı?...Kışın soğuğuyla donar,yazın sıcağıyla kavrulurdu. Onu soğuktan koruyacak, sıcakta serinletecek bir dikili ağacı yoktu üzerinde. Utanıyordu kendinden. Karşıdaki yeşil ormanı gördük
Çirkinlikten feragat, sen gibi güzelden doğma bir yavru bırakmakla olur. Öyle güzelsin ki tüm kâbusları gökkuşağının altından geçirebilirsin.
Güzelliğinin karşısında hürmetten titriyor, elleri kaftanında saklı, boynu bükük bir rezil.
Aşk olsun! ... Kalan eşyalar, kargoyla gidecekti. Karton kolilere sığmayan; sabah kahvelerinin kokusu, sokaktaki çocuk sesleri, bulaşık yıkarken çaldığı ıslık, geride kalacaktı.
"Şizofreni mi? Paranoya mı? Ne tür manyaklık bu? Bu görüntüler ne zamandır
şekilleniyor? Bu düşünceler sanki benim değil!
Düşünemiyorum...Düşünemedikçede yabancılaşıyorum bu dünyaya...Afazi...Evet
bu hastalığı duydum..."
Şaka şuka, şaka şuka, şişi çevir, ilk ilmeği örmeden al....
Attığım her ilmekle bir sıkıntımı, bir bunalımımı arkaya, omuzlarımdan geriye bırakıyordum. İnanamıyordum, nasıl bir terapi bu böyle...
Biriniz de kalın benimle / Boşluktur içimde üşüyen / Elden ele taşırken iyi de / Canım yanıyor boş beklerken / Yalnızlık bana da aynı / Siz toprakta ben avluda / İçin için çürürken
İçindeki ses ‘dünya yuvarlaktır’ deyip hayallerini bozuncaya kadar arabasını sürüyordu ama bu kadar araba sürdükten sonra dönüp dolaşıp aynı yere geleceğini düşünmek işin büyüsünü kaçırdı.
Genç bir kadın, bir kum tümseğinin üstüne oturmuş, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Gecenin ilerlemiş saatinde bu ıssız sahilde yapa yalnız ağlayan kızı merak etmişti. Gidip önüne dikildi. Kız önünde dikilip duran Selim’i fark etmemişti bile.
ben seni hep en çelimsiz en güçsüz yanlarından öptüm/ ondandır beni seven tarafın hep sakat hep çaresiz kaldı/ve ondandır ben hep tek başıma aşk yaşadım.
İçindeki ses ‘dünya yuvarlaktır’ deyip hayallerini bozuncaya kadar arabasını sürüyordu ama bu kadar araba sürdükten sonra dönüp dolaşıp aynı yere geleceğini düşünmek işin büyüsünü kaçırdı.