Şevket Başıbüyük

Bahçebaşı Lisesi İlk Mezunları

Biz, Bahçebaşı Lisesi ilk mezun öğrencileri gerçekten farklıydık.
Bilmem nasıl anlatsam ben bizim sınıfı? Siz “Hababam Sınıfı” nı bilir misiniz)
("Hababam Sınıfı" Rıfat Ilgaz'ın en önemli eserlerinden biridir. Günümüze kadar Türkiye'de yazılmış en iyi mizah kitaplarındandır. Bir süre sonra tiyatroya sinemaya da uyarlanmış ve

Her Ölüm Erkendir

Fakirlik hepimizin kapsındaydı ama Mehmet Yaban’ınki yüzüne nüksetmişti fakirlik. Hatta vücudunun tüm zerresinde okunuyordu. Duruşu ve yürüyüşüyle “fakir fakir” diye alarm veriyordu.
Belki de onun için taziyesinde çok duygulanmıştım.
Geç saatler olmasına rağmen taziyesi çok kalabalıktı Mehmet’in. Aşiret komple oradaydı. Ben de bedenen oradaydım

Orduzu'da Eski Ramazanlar

“Orduzu’da eski Ramazan” derken başka neler mi gelir akla.
“Kendi kendine yetmek” Kendi kendine yetmek, demek; teknolojinin henüz çıkmadığı ya da yaygın olmadığı zamanlarda bu gibi yerleşim mekânlarda insanlar, evlerinin avlusundaki çeşmelerde buz gibi su içer ve “katık” dediğimiz besinlerini de bu yerlerde muhafaza ederek soğuk

"Köpek"liğe Özenmek

Edebiyatımızın duayenlerinden Üstat Necip Fazıl Kısakürek bile bu gafletten kendini kurtaramamıştır.
Bakın bir şirinde ne der şairlerin sultanı:
“Sonsuzluk Kervanı, "peşinizde ben/Üç ayakla seken topal köpeğim!” diyor...
Hutbelerimizde bile şiirlerini okuduğumuz şairler sultanı böyle derse…

Aşkı Dokudum Kilime…

Doğu’da kilim demek; ilim demektir, aşk demektir, suskunluğunu gergef gergef kilime işleyerek maşukuna sessizce gönderilmiş mektup demektir…
Bilirsiniz “kilim” üzerine türküler bestelenmiş…
"Sevdiğine sözü olan kilim dokur,
Kilimin dilinden ancak anlayan okur.

Siz mi Orucu, Oruç Mu Sizi Tutuyor?

Malumunuz, ‘on iki ayın sultanı’ olarak taltif edilen Ramazan ayındayız…
Uçuyorum gönül dünyamın bulutları arazından….
Uçuyor ve kayıyorum orucun beraberinde getirdiği iç dinginliğin yıldızları arasından…
Tutamıyorum ben beni, tamamen oruca bırakıveriyorum kendimi…
“Acaba”, diyorum kendi kendime…

"Ahmet Hakan'laşmak"

Ahmet Hakan’la teşriki mesaim falan olmamış.
Tanımam etmem kendisini...
Ancak gazetecilik kimliğiyle, farklı üslubuyla okuyucusundan bağımlılık yapmış bir gazeteci olarak tanırım onu.
Ahmet Hakan’ı –bir zamanlar- “Kanal 7” de sunduğu haber spikerliğiyle sevdim. “İskele Sancak” daki farklı yorumlarıyla dikkat kesildim. Onun “bir

Bir "Şişirme Duası" Hikâyesi

Diyeceksiniz ki “ne şişirme”, “öyle densiz şey mi olur”, “ne ayıp şey bu” gibisinde ne derseniz deyin, haklısınız, ben de şaşırıyorum/şaşırdım da ama velâkin…
Bu saatten sonra söylenecek/yazılacak hiçbir şey kalmadı.
Ben, memleketimin savcısına, hâkimine/adaletine inanırım.
Eminim adalet yerini bulacaktır…

Medrese-i Yusufiye

Çünkü; Dünyadan ahrete götüreceğim tek hazinem…
Çilekeş ve ceht içinde geçen günlerim zindan hatıralarımda saklı...
Ahirette bana şahitlik edebilecek tek sermayem…
Dünya’ya kapalı ama Ahirete açık huzurlu, mutlu günlerimdi Medrese-i Yusufiye…
Lakin bir şey var ki insanoğlu çabuk unutuyor.

Din

Yatılı Kız Kur"an Kurslarımızda Neler Oluyor?

Cevap veriyorum:
Malatya Müftülüğü, derhal hareket geçerek konuya el koymalı ve Yatılı Kız Kursu”nda görev yapan malum şahsı görevden almalıdır; aksi takdirde…
Aksi takdirde; valilik kanalıyla Malatya Müftülüğüne yazdığım dilekçeye cevap verilmediği için Diyanet İşleri Başkanlığına sesleniyorum…
Yatılı Kız Kur’an Kurslarımızda neler

İsyanım…

Memleketin insanı bilmelidir ki, bu güne kadar çoğu hususlarda yanlış bilgilendirildikleri gibi…
“Kader” konusundan da yanlış bilgilendirilmişlerdir.
Sırf teselli mahiyetinden midir, nedir bilinmez; hep kötü şeylerle karşılaştığında/musibetlere duçar olduğunda “kaderim böyle ne yayabilirim” der, memleketimin insanları…
Ben de diyorum ki; “kaderim böyle

Başa Dön