"Vatan Sağolsun"
Gazetenin küpüründen çıkıp evlerimize, yüreklerimize giren ve tüylerimizi diken diken eden bir kadın kahraman o, bir şehit eşi ve belki de bir şehit annesi; Gülsüm...
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Gazetenin küpüründen çıkıp evlerimize, yüreklerimize giren ve tüylerimizi diken diken eden bir kadın kahraman o, bir şehit eşi ve belki de bir şehit annesi; Gülsüm...
Akrep beşi, yelkovan on ikiyi gösterdiğinde işler yavaşlar,
İnsan beyni kısa süreli işi bırakma eğilimi bile gösterir.
Hatta zaman neredeyse durur.
İnsan doğanın çağrısına uymak zorunda kalır.
Aşığımdır, sevdiğimi düşünürüm saatlerce. Tabi düşünürken genelde gözlerim açıktır. O güzel düşüncelere dalıp giderken farkederim; zihnimde böyle güzellik varken, gözler çirkin duvarlara boş boş bakmaktadır. Renk yok, estetik yok, bir ahenk yok... Daha önce de belirttiğim gibi doğayı severim, aklıma bir fikir gelir, derim kendime neden tutkunu olduğum
Hep bir yerler yetişme telaşı!
Geç kaldığımız bir randevuya,
Sabah işe gitmek için servise,
Kalkmaya hazırlanan otobüse,
Düdüğünü çalan vapura,
İnsanın gizemli olay ve oluşumlara olan ilgisi günümüzde iletişimin yaygınlaşmasına paralel artmaktadır.
Ben de çok isterdim içinde “acı” geçmeyen yazılar yazmayı.
Suya-sabuna dokunmadan…
Ezilenlerin feryadını duymadan…
Komşusu açken uyuyabilen…
Vurdumduymaz bir hayat yaşamayı ben de denemek isterdim.
İnsan bazen öyle bir duruma düşüveriyor ki, bu ona verilmiş en büyük ceza olsa gerek diye düşünüyorum.. neden mi? Çünkü insanoğlu eylemde bulunmak içgüdüsüne sahip bir canlıdır ve bu eylemlerinin çoğu zaman mantıklı bir açıklaması olmaktadır..
"yıldızlar vardı önce.hepsini söndürdüler yavaş yavaş.karanlık çağda tıkıldık kaldık.elimizden tutan bir tanrımız yoktu.bize iyi olacağımızı söyleyen bir annemiz ya da...umudumuz yoktu bizim,hayallerimiz yoktu.günlük düşlerdi hep kurduğumuz.rüyalar ise sadece uykularımızda saklıydı.bilinçaltımızın bize sunduğu bir şovdu sadece;
ve perde kapandı..."
Aralık ayı itibariyle, ben de sevdiğim adamı, Türk Ordusu’na geçici olarak tahsis ediyorum.
Her şey ufak bir sarsıntıyla başlar. Bu sarsıntı bedeninde binlerce ufak sarsıntıyı tetikler. Bilinçsiz bedeninin yorgun gözleri ağır ağır açılır. Sarsıntıların zelzeleden değil, güzel ülkemin berbat yollarından dolayı meydana geldiğini, Dikmen-Kızılay güzergâhında, yokuş aşağı son hız gitmekte olan dolmuşta olduğunu farkedersin.
Ben balımı dudaktan esirgerken
Çiğ taneleri sonbaharı gömsün,
Biraz yana kaysın cisimler ,
Ve ayaklarım yeşersin.
Yozgat
Sorgun Kapaklı
Köyü Şiir Eğlence ve Müzik Programı
Pencerem ve ben.Saat sabahın ikinci ve üçüncü saatleri arasında.Sıcak ile aramdaki sıradan bir 6-7 dakikanın yazıya aktarışmış hali.
Emrah Safa Gürkan