
Mağaranın Kamburu Eleştirisi
Benim gibi aksiyon-macera, kılıç ve büyü okuru bir vatandaş için ilk otuz sayfa bir mücadeleydi.
Benim gibi aksiyon-macera, kılıç ve büyü okuru bir vatandaş için ilk otuz sayfa bir mücadeleydi.
Ülkemizde halen 1982 anayasasının hangi maddelerinin değiştirilip hangi maddelerinin değiştirilmemesi gerektiği şeklinde beyhude bir tartışma sürmektedir. Gerçek anlamda 12 Eylül’den çıkışın sivil bir anayasa ile mümkün olabileceği birçok kesim tarafından bilindiği halde, böylesi bir girişime karşı soğuk bakılmakta, müstahkem mevkilerin kaybedilebileceği düşüncesi ağır basmaktadır. Bu durum göstermektedir ki
“Bu kadar çok kişinin gelmesini beklemiyordum. Marx öldü diyen salaklar ordusu size engel olamadı demek” diye söze girdi Genco Erkal. Üstelik, tam da oyun kaldırıldı derken. “Özellikle yoğun istek üzerine” tekrar İzmir Narlıdere Kültür Sanat Merkezi’nde sahnelenen “Marx’ın Dönüşü” oyununda.
Ortadaki asıl pasta zaten o topraklar. Size yedirceklerine saflıkla inanıyor musunuz? Cidden? Açık konuşalım lütfen cevap verin, cidden bu coğrafyada bir Kürdistanın var olabileceğine inanıyor musunuz? Siz ne içtiniz?
Geçmişte Tanrı’ya yakın, ona sadık bir eş gibi olduğu için “Büyük” olan Babil, şimdi, sahte dinler-para-iktidar bileşkenleriyle düşüp kalkan, cinsel gücü ve oyunlarıyla hepsini parmağında oynatan Büyük Fahişe’dir. Bu nedenle Tanrı’yı kızdırır. Tanrı’nın öfkesi; dinleri, dilleri karıştırıp karşı karşıya getirip insanların arasında düşmanlığın doğması biçiminde kendini gösterir.
Artık, manevi değerlerin yerini maddi değerlere bırakması sonucu insanları yönlendiren unsurların, kişisel çıkarlar doğrultusunda gelişmesi sebebiyle insanların birbirlerini kandırma yani, aldatma eğilimlerinin çok sıkça yaşandığı günümüzde, insanın kendini güvende hissetmesi ne kadar mümkün olur?
Türkiye, seçim atmosferine girmiş bulunuyor. Halkı aldatmak için, halkı kandırma yarışı başlayacaktır.
Eskiden bedenlerdi orospu. Şimdi duygular ve düşünceler, cep telefonundaki mesajlar, e postadaki iletiler orospu. Herkesin elinde cep telefonu... Mesaj atmakta gün boyu. Yazılar gün boyu fışkı kokmakta. İnsanlar sabahtan akşama, aşkamdan sabaha; yirmi dört saat kafasını kaldırmamakta teknoloji dışkısından. Her gün yeni bir icat çıkmakta. Ortalık taze dışkı
Geçtiğimiz günlerde Denizli’de yapılan 27. Uluslararası Amatör Tiyatro Festivali’ne katıldık. Gerçekten büyük bir organize idi. Benim, bu festivale üçüncü katılmam idi. Daha önce de oyuncu ve gözlemci olarak iki kez katılmıştım. Bu sefer ise Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürü olarak konferans vermeye davet edilmiştim. Seve seve gittim.
‘vatan yahut silistre’ oyunu sahnelenmeden önce; gazetelerde; ‘nalın Olayı’ haberleri yer alır. bu haberler günlerce basında yer alır. peygamberin nalınının ikinci teki canik’de bulunduğuna dair haberler yayınlanır.
Tavrım Merve Hanım’a değil. Yanlış anlaşılmasın. Hak ediyorsa mutlaka görev almalıdır. Ama o kadar konservatuvar ve sinemacılık mezunu becerikli gençler dururken, ve iş bekliyorlar iken neden Merve demekten de kendimi alamadım doğrusu.
Türk toplumu bir sınıf toplumu değildir!
Toplumun katmanları arasında çok dinamik bir dikine hareket vardır.
Toplumdaki farklılıklar ise sınıfsal değil de, kişilerin görgü seviyesine bağlı olarak oluşmaktadır.