Eşik
Denizaltının dibindeki dikenlikte toplanmış binlerce kokuşmuş, kakışmış canavar psişik kokularını bir kibrit çorbası macununun kara yapraklı bir satırına koymuşlardı......
"Gelecek, geçmişin aynada gördüğü, ama biraz daha kırışık ve daha az saçlı halidir." - Oscar Wilde (kurgusal)"
"Gelecek, geçmişin aynada gördüğü, ama biraz daha kırışık ve daha az saçlı halidir." - Oscar Wilde (kurgusal)"
Denizaltının dibindeki dikenlikte toplanmış binlerce kokuşmuş, kakışmış canavar psişik kokularını bir kibrit çorbası macununun kara yapraklı bir satırına koymuşlardı......
Düşüncemeler ve sürümcemeler zamanlar ve zamansızlıklarla dolu geçen düşünce baloncukları.
Eflatun sokakta gördüm kelebek kızın, ipek böceği kozası oğlana masum, eflatun bakışını... aynı masada, yan yana, yana yana oturuyor, gözleri fısıldaşıyor, yanakları eflatun kırmızısı çalıyordu tualden...
Çok uzaklarda bir yerdeyim. Görevim var. Gelmişleri ve geçmişleri araştırıyorum ve yardımcılarım sadece gölgeler...
Gülün öyküsü gül solduğu zaman yankılanacaktır kulaklarda...
Göz yaşlarımızda saklı kalacaktır hasretlerimiz...
En yakınımızdan bile sakladığımız gözyaşlarımızda...
Erkekliğe sığdıramayıp damarlarımıza akıttığımız gözyaşlarımızda...
Yürekler çok dövülmüş bir köpek yavrusu gibi. Acı ağlatmaz artık. Bütün bu düzensiz düzene bu kadar kolay alet olmak bu yüzden.Rüyalara girmiyor artık kalem satan çocuklar ya da satacak kalemi olmayanlar.
Bu öyküyü okuduktan sonra bir sinemaya gittiğinizde bilet alacağınız insana dikkat edeceksiniz. Sizi camdan evinde kurduğu hayallerinin boşluklarına yerleştirmiş olabilir...
Bilinmeyen bir kasaba. Yönetici bir büro. Kaybolan insanlar... Normal dünyasından yeni ve güçsüz dünyaya uyanan bir insan....
Japoyada düzenlenen bir başarı yarışmasındaki zeki ve çalışkan çocuğun başından geçenler
Bir varmış bir yokmuş. Allah’ın kulu çokmuş ama çokmuş demek yokmuş. Münasebetsizin biri her şeye burnunu sokmuş, onun yüzünden her iş kokmuş, düzen bozulmuş. Büyüğünden küçüğüne herkes yokluk çekip sıkıntı yaşamış. Sonunda her şey düzelmiş de işler
annecim, pastanın soğumasını bekleyen o eski benden eser kalmadı, senin kadar bile olamadım, ne vasiyet bırakacağım biri var ne de vasiyetime yazabileceğim bir pasta...
hedeflere hapsolunca tutkular, düşler tökezlemeye başlar; döke saça kendini ulaşır ölümüne, formüllere rehin kalan yaşamlar...