Medet Sevdiğim
Helin binanın bahçesinde akasya ağaçların altında tek başına oturmuş, ağaçların dallarına konmuş kuş seslerini dinliyordu. Gerçekten kuş seslerini duyuyor muydu bilinmez.
"13 Ekim 2025'te uyandım, dünya hala dönüyordu. Sanırım en büyük hayal kırıklığım bu." - Albert Camus (kurgusal)"
"13 Ekim 2025'te uyandım, dünya hala dönüyordu. Sanırım en büyük hayal kırıklığım bu." - Albert Camus (kurgusal)"
Helin binanın bahçesinde akasya ağaçların altında tek başına oturmuş, ağaçların dallarına konmuş kuş seslerini dinliyordu. Gerçekten kuş seslerini duyuyor muydu bilinmez.
Allahım, delireceğim! Millet de üstüme üstüme geliyordu. Topluca almış olduğum lunapark oyun biletlerini avucumda tutmakta zorlanıyordum. Tüm dikkatim iki çocuğumdaydı. Bir yandan da elimdeki toplu biletler düşmesin/kaybetmeyeyim diye endişelenirken, diğer yandan ele avuca sığmaz afacan oğlumun elini sıkıca tutmaktaydım.
Adında gül sözcüğü tüter gülden ziyade
Her seher kokusundan ilham alır turnalar
Görenler tutkunu ya duyanlar da üftade
Onun adını söyler şarkı diye kurnalar.
Ahmet Ümit
Uzaylılar yeni insan prototipinin hayata başlaması için binlerce yılı heyecanla beklemişti. İlk örnekler üç yüz altmış kişiydi. Bedenleri zayıf yapılı ama DNA larının çok üstün özelliklere sahip olması, yeni bedenleri kendileri hayata geçirmelerine rağmen uzaylıları kıskandırıyordu.
Bakırköy akıl hastahanesinin bir bölümünde bir süre tedavi gördüm. Hemen hepside eski İstanbullu'ydu. Seçim sonuçları açıklanır açıklanmaz hemen herkes bir şekilde intihar girişiminde bulunmuştu. Biri boğaz köprüsünü tercih ederken birisi kız kulesini, bir diğeri galata kulesini, bir diğeri de ayasofya müzesinin önünde kafasına silahı dayayıp ateşlemiş ama silah
Murat uzun bir süre sustu. Sinirinden dudaklarını ısırdı. İçinden babasına öyle şeyler söylemek istiyordu ki, imkânı olsa kapıyı çarptığı gibi özgürlüğüne koşacaktı ama yapamazdı. Kebapçı dükkânın önüne geldiklerinde babası arka tarafa geçip son kalan küçük güğümü oğluna uzattı. Tezgâhının önünden geçerken burnunda tüten döner kokusuyla Muratın içi geçti.
Ondört senedir -birazdan anlatacağım- bu ev sakinlerine hizmet veriyorum. Aslında ondört yaşından biraz büyüğüm; çünkü imal edildikten sonra birkaç ay da bir mağazada karton kutu içinde bekledim. Bir ara vitrine de koydular üç günlüğüne, lâkin çok bilmiş tezgahtar hanım, oraya yakışmadığımı düşünerek beni tekrar kutuya hapsetti. Bereket bu
"...Uzun zaman mektuplaştığım insanı bu ziyaretimde daha da güçsüz ve çökmüş görmüştüm.
Ciğeri yırtılacakmış gibi öksürmesi içimi kıymıştı. Üzüntümü derin bir soluk çekerek belli ettim:
Havdan sudan konuşmayla ilk yarım saati aşmıştık.
-Ne zaman BARIŞ yaşayacak ülkemizin insanları? diye sorduğumda bir anda
Taksi o ara geldi. Vedalaştılar. Cemil son kez Ökkeş selfini bol bol gönder ki senden haberdar olayım. Bakarsın hatıra denen şeyi canlı tutarız. Ökkeş anlamıştı ne dendiğini. Yeri ve zamanı geldiğinde selfimi eksik etmem. Ama anıları hatırlamak için biraz kuvvetli bir sese ihtiyaç var. Haydi yolun açık olsun.
Günlerdir hiçbir şey yemeyen Gabon haliyle çok acıkmıştı. Dışarı çıkar çıkmaz çatallı dilini dışarı çıkardı, yani koku alma organını. Bu organ, en küçük ısı kaynaklarını bile algılayabilir ve yerini belirleyebilirdi. Bu nedenle bütün sıcakkanlı hayvanların gizlendikleri yerleri bulabilir ve onları avlayabilirdi. Bu altıncı duyu özellikle gece avlanmaları sırasında
Gaye Boralıoğlu