• ÝzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe |
101
|
|
|
|
Köleci etki alaný içinde diyelim ki aylýk 15 000 lira geliriniz var. Buna mukabil parça parça 4000, 3000, 2000, 1000 liradan oluþan toplam 10 000 liralýk aylýk borç ödemeniz olsun. 10 000 lira borcunuz nedenle gelirinizin tümünü ihtiyacýnýza harcayamazsýnýz.
|
|
102
|
|
|
|
Birbirini tamamlayan olgu ve olaylar; birbirini çaðýran, birbirini çeken ve birbirine karþýlýk olan salýnýmlardý. Yani dýþ dünya ve içinizde birbirini tamlayan birbirini çaðýran parçalarýn salýným uyartmasý vardý. |
|
103
|
|
|
|
Kolektif eylemli ve kolektif uygulamalý aklýn içinde kendi eylemleri olmayan ama kendi eylemleriyle de giriþen, kendi dýþýnda oluþan bir kolektif bilinç ve kolektif özne vardý. Bu giriþmelerden kolektif akýl ile kolektif sonuçlar çýkarýyorlardý. |
|
104
|
|
|
|
DÜÞNCELER, OSÝLASYONA GÖRE FARK DÜÞÜNME ÜZERÝNDE PITIRCIKLANIYORDU. DÜÞÜNME DE FÝZÝKSEL ALANLI SALINIMLARI ÜÇ BOYUTLU MOLEKÜLER KÝMYA YANSITMALI BÝR ÖZELLÝÐE ÇEVÝRMENÝN YENÝ BÝR ENERJÝ FORM DURUMUYDU. |
|
105
|
|
|
|
Köleci anlayýþta grubun tüzel mal sahiplikleri, kiþi sahipli (ilah sahipli) özel mülkiyete çevirecekti. Bu özelleþtirmeci viral enfeksiyondaki mal sahibi ilahýn yeni adý EL' di. El mülkün sahibi demekti.
|
|
106
|
|
|
|
Para adamlýðýyla birlikte sisteme sahiplik baðlamýnda yeni bir mana modülasyonu yüklenmiþti. Bu anlayýþ "para sahibi Mamon" söylemli olan bir maneviyat anlayýþýdýr. Köleci mülkün sahibi El' e karþý, burjuva atýflý para sahibi Mamon'du. |
|
107
|
|
|
|
Yer ve gök kavramý eskinin depo hafýzasý içinde ilk ittifaký yapan aþaðý topraklardaki tarýmcý gruplarla yukarý topraklardaki tarýmcý gruplara söylenen ayýrt edici, tasnif edici bir söylemdi. Yer kavramý Sümer grubu ifade ediyordu. Gök kavramý yukarý topraklardaki Göklü çoban Akatlý grubu ya da kiþileri ifade ediyordu. Ýþte El bu kabilden “Yer ve gök topraklarýný size verdim” diyordu. |
|
108
|
|
|
|
Seçilmiþ mesajcý (vahiyce) güç “Ben de sizin gibi bir insaným” dese de seçilmiþ özel mülk sahipliðine aklý erik misyonlarýyla ortamý etkileyenler kavim üstü oluyordular. Mesajcýlar (apilular) ittifaklarý önce mülkün sahibi ekseninde parçalayacaklardý. Sonra ganimetçe bir mülk sahibi ekseninde tevhit inancýna dönüþecektiler. |
|
109
|
|
|
|
Grup tüzel liginin totemde anlam bulan "doðruluk payý" ifadesi iradenin olmadýðý dönem içinde “totemi söylem” olmakla dokunulmaz (kutsal-mübarek) bir tabuydu.
Saðlatan sosyal ortam da geri baðlanýcý bilgi sel saðlama yapmanýn baský ve basýncý nedenle, kiþilerin totem karþýsýnda fikir yürütme, karar alma, irade kullanma davranýþý yoktu. Bu baðlamla totem, atalar deneyiminden oluþan yoldu. |
|
110
|
|
|
|
Ýlk soyutlamalar büyük ölçüde groteski anlamlý ve bencil özne tabanlýydý. Bencil tabanlý soyutlamalar içteki bencil oluþa göre içten dýþa doðru yönelimleydi.
Ýkinci tür soyutlamalar totemi mana anlayýþýyla baþlamakla, kolektif tabanlý saðlasan ve üreten iliþkiler soyutlamasýydý. Ýkinci tür soyutlama dýþýmýzdaki sosyo-kolektif özneli tabandan içimize doðru ben merkeze yönelimlidir. |
|
111
|
|
|
|
Ýþte geçmiþe dek unutturulan kolektif giriþmeli, kolektif bazlý deðiþilebilir paydaþlý, kolektif kiþi emek transferleri; mülkün sahibi El kavramý içinde þimdi “rýzk” ve rýzk verme ile dile getirilir olmuþtu. Ýttifaka dek Ýttifakýn insaný da “kul veya köle” olarak dile getirilir olmuþtu. Bilgi iyiden iyiye karartýlmýþtý.
|
|
112
|
|
|
|
Yüksek potansiyelin düþük enerjili (açlýk veya boþluk) alana doðru olan akýþý nedenle yüksek enerji burada açlýk gibi bir parça beliriþler (enerji zayýflýðý olmakla) eksiði tamamlayacak yeni bir olgu ve olaylarýn biçimleniþine yönelmekle hayat, (açlýðýn, olgu ve olay) doygunluðuna (þarjýna) dönüþür. |
|
113
|
|
|
|
Kuhn bilim felsefesi alanýndaki görüþleriyle son elli yýla damgasýný vuran bir felsefecidir. Kuhn akademi hayatýna bir fizikçi olarak baþlayýp; üniversitede bilim tarihi dersleri vererek bu alanda ilerlediðinde bilimin bilindiði gibi kümülatif deðil, bilinenin dýþýnda devrimsel bir ilerleme içersinde olduðunu fark etti ve bilim felsefesi alanýnda uzmanlaþarak bu alandaki görüþlerini ortaya koydu.
Kuhn kendi bilim anlayýþýnýn çýkýþ noktasýný bilim tarihine dayandýrýr. ona göre bilim tarihi ne Poper in dediði gibi (yanlýþlamacý),ne de pozitivistlerin dediði gibi (doðrulamacý) dir. |
|
114
|
|
|
|
“Yýldýzlara yürüdüm, hepsi bu…” mezar taþýndaki bu söz Heidegger hakkýnda çok þey anlatýr. O hayatý boyunca hakikati arayan bir düþünür olmuþtur. Heidegger varoluþu felsefenin konusu haline getirerek felsefenin hayatýn dýþýnda olmadýðýný; bizzat dünya-içinde olduðunu anlatmaya çalýþýr. Hayatýn içinde olan bizlerin hakikatin dýþýnda kalamayacaðýmýzý vurgulayan Heidegger; önceki filozoflarca kabul gören insan ve varlýk arasýndaki özne-nesne iliþkisini ‘varoluþ’ düþüncesi ile ortadan kaldýrýr. Varlýðýn anlamý? Sorusuna o; soruyu soran kiþiyi de dahil ederek cevap arayýþýna giriþir. O okuyucusuna hazýr cevaplar sunmak yerine sorular sorar ve bu sorularýn nasýl cevaplanacaðýnýn yöntemini belirlemeye çalýþýr. Soru ile baþladýðý eserlerini yine soru ile bitirir. |
|
115
|
|
|
|
Merhaba, Etik dersimiz yapmýþ olduðum bir çeviri metninin özetini sizlerle paylaþmak istedim... Burada hepimizin yapmak istedikleri, ama yapmamak için nelere sýðýndýðýmýzý göreceksiniz...
Saygýlarýmla |
|
116
|
|
|
|
Hiç kuþkusuz ki canlý veya cansýzlar nötr durumuyla en az bir enerji tüketimi içinde olurlar. Evrendeki yýldýzlar, kara delikler gibi enerjisi çok çok artmýþ enerji öbekleri, nötr veya düzenli yapýlarýn enerji verici beslenim kaynaðýdýrlar.
|
|
117
|
|
|
|
Aslýnda dostlar bence -psikanalizciler belki kýzacak ama- insanýn doðumunda sahip olduðu eðilimlerden biri de 'gülme dürtüsü'dür. Cinsellik, saldýrganlýk ve gülme dürtüsü... |
|
118
|
|
|
|
Kýta Avrupasý modernleþmesinin öncülü özellikle burjuvazist ve merchantalist bir geliþimin ürünü olarak açýklanýrken, ada Avrupasýnýn modernleþmesindeki, aristokrasi inkar edilemez bir öneme sahipti. Hatta bütün batýnýn doðu üzerindeki modernleþme etkisi söz konusu edilirken, Türk modernleþmesinin öncüleri de, Türk Sosyo-kültürel yaþamýnýn en etkin sýnýfýnýn merkezinde ortaya çýkacaktý. Þüphesiz ki en etkin sýnýf, en eðitimli ve en kurumsal varlýða sahip bir sýnýf olarak hasta adam Osmanlý’nýn ordusu yani Türk ordusu idi. |
|
119
|
|
|
|
Ýttifaklar üreten mantýkla olsa da esen rüzgâr totemi mana içinde olmakla yapýlan ittifakýn gerekliliði üreten mantýkla anlaþýlmýyordu. Böyle bir düþünme anlama kalýbý yoktu. Ýttifaklarýn anlaþýlýr olmasý için ittifaklarýn sosyal anlayýþlý bir mantýðýnýn olmasý gerekiyordu. |
|
120
|
|
|
|
« Aþk harmanýnda savruldum
Hem elendim hem yoðruldum,
Kazana girdim kavruldum,
Meydana yenmeye geldim » |
|