"gumru" Oyunu Çok Güldürdü
Mesarya Kültür Ve Sanat Derneğinin sahnelediği, Mehmet Erzenin yazdığı ve Doğan Erçağın yönettiği 2 perdelik GUMRU adlı oyun gerçekten görülmeye değerdi
"Yazmak, aslında konuşmanın en pahalı yoludur. Çünkü her kelimenin bedeli, okuyucunun zamanıdır." – Terry Pratchett"
"Yazmak, aslında konuşmanın en pahalı yoludur. Çünkü her kelimenin bedeli, okuyucunun zamanıdır." – Terry Pratchett"
Mesarya Kültür Ve Sanat Derneğinin sahnelediği, Mehmet Erzenin yazdığı ve Doğan Erçağın yönettiği 2 perdelik GUMRU adlı oyun gerçekten görülmeye değerdi
Merhaba. Evet Bir CHP'li Bakara Makara Deseydi, yani AK Parti'li egemen bağışın yaptığını yaparak Allah'ın kitabı Kuran ile dalga geçseydi neler olabilirdi konusunda bir yazı hazırlamaya çalıştım, yorumlarınızı beklerim.
Bütün o boğucu acıya rağmen, “yaşamak lazım”. Çünkü Nazım öyle diyor. Yoksa Genco Erkal mı? Yarın öleceğini bilsen bile bir ağaç dikecek kadar “ciddiye alacaksın” yaşamı. Öyle torunlarına filan kalır diye değil. Yaşamı “ciddiye” aldığın için. Çünkü yaşamak çok “ciddi” bir iş. Bu hayattaki en önemli meselen. Her
Mecliste 1974 yılı için söylenen Rum kadınların tecavüze uğraması sözünün gerçekten ne anlama geldiğini Sayın Vekile sormak istiyorum... Modern bir şekilde Düşünceye saygı duyarak ve karşımdaki vekilimin de çok değerli bir bayan olduğunu bilerek, kendisinin hak ve hukuklarını rencide etmeden sormak istiyorum Ne anlama geliyor bu sözler?
-Elektriğe zam yapılıyor, vatandaş sofrasındaki peyniri kaldırıyor.
-Petrole zam yapılıyor, vatandaş sofrasına koyduğu zeytin sayısını on taneden beş taneye indiriyor. -Ulaşım ücretlerine zam yapılıyor, vatandaş yemeğini yağsız pişirmeye başlıyor. -Doğalgaza zam yapılınca da vatandaş şarteli indiriyor ve mutfağın kapısına da kilidi vuruyor. Görünen o ki, vatandaşın
CHP adalet için Ankara'dan İstanbul'a yürüyor. Kutluyorum CHP'yi... Bir ülkenin olmazlarından bir şey yoksa olması için çaba göstermek vatandaşlık görevi değil, bir insanlık görevidir. Mutlaka bir eylem yapılması ve bu eylem sayesinde isteğin gerçekleşmesi için ilgili mercilerin zorlanması gerekir.
Bu, bir bayram yazısıdır. Meşrebi hafif olmasa da, maksadı hafiften bir küçük tebessümdür.
Ailenin, bir yere ait olabilmenin, aidiyet duygusunun ne kadar önemli olduğunu içimiz acırken fark ediyoruz. Umut ya da Gülseren fark etmez, orada bir kol mesafesindeki kadını hiç tanımıyoruz ama karşımızdaki insanın acısı bizim acınız oluyor, o acıyla haykırdıkça bizim içimiz sızlıyor.
Sosyal medyada ise, coğrafyamızda süregiden halkları birbirine kırdırma istemini, politikalarını hiç düşünmeden, adeta onlara hizmet edercesine yazılıp çizilen nefret ya da ölümü kutsama yazıları
Ve gerçekleri görenlerin yılgın, korku dolu suskunluğu
Korku filmi gibi ama maalesef bu gerçek hayat. Bu bir gecekondu yıkımı değil. Kaçak inşaat yıkımı hiç değil. Neden? Tiyatroya kastınız mı var? Tiyatroyu mu sevmiyorsunuz? Derdiniz ne? Tiyatroya karşı, sanata karşı yürütülen bu sistematik yıkım ve şiddet kampanyası akla Gyula Hay’ın “At” oyununu getiriyor. İronik bir şekilde
“Keno ölmüş duydunuz mu?” dedi.
“Allahuekber!” dedim ve döndüm…
Keno, 12 Eylül 1980’de yaptığı askeri darbeyle en çok tanınır.
1980’den 1989 yılına kadar (9 yıl) cumhurbaşkanlığı yaptı dönemlerde kan kusturdu bu memlekete.
Apoletleri düştükten sonra, doksanlı yaşlarında ancak yargılandı ve
Uyarı: Lütfen bu yazıyı maskenizi takarak okuyunuz!