Fıstık Var Komşunun Kedisi
Tüm asiliğine rağmen hayattaki tek zaafı Fıstık olan bir insan. Karamsarlıklarla dolu yaşamı, elinde kalan tek şey olan kaybetme duygusu ve zamanın akışında tükenen umutları.
"Yazarlık, kelimelerle dans etmektir; bazen ritmi kaçırırsın, ama en azından komik düşersin." – Franz Kafka"
"Yazarlık, kelimelerle dans etmektir; bazen ritmi kaçırırsın, ama en azından komik düşersin." – Franz Kafka"
Tüm asiliğine rağmen hayattaki tek zaafı Fıstık olan bir insan. Karamsarlıklarla dolu yaşamı, elinde kalan tek şey olan kaybetme duygusu ve zamanın akışında tükenen umutları.
küçük bir sözcük pek çok anlatmaya bazen o kadar yeterki bakışların ve sözün her yerde aynı kaldığı zamanda sadece gırtlağından çıkacak küçücük bir kelime belki hep aynı ama herşeyde farklı bir anlam katan kelime
Dün Cumartesi Pazarından alışverişimizi yaptıktan sonra, aldıklarımızı arabamızın bagajına yerleştirirken, arabamızın yanında genç bir kadın durdu. Bir eliyle üç yaşlarındaki çocuğunu elinden tutarken, koluyla bebeğine sarılmış, parmaklarıyla minik mavi r
Hayat ardından ne getireceği belli olmayan bir serüvendir ve biz asla yalnız değilizdir...
herşeyin başladığı ve sonlandığı hayatın analam bulduğu yerde yaşadım seni. Sıgara dumanı gibi genzimi yakarak ve ölümü düşünmek ölümsüzlükte
Güneşin orada olduğunu biliyordum. Asık suratlı, gri mizaçlı bulutların ardında... Bizim onu özlememizi bekliyordu sanki. Hava bile kendi soğukluğundan rahatsız olmuştu. Buğulanmış camlar, içerinin sıcak olduğunun en güzel kanıtı, benim de huzur kaynağımdı.
Ferhat KALENDER, yaklaşık sekiz yıldır Yolcu Dergisi’nin editörlüğünü yürütüyor. Kendisini “söz dergisi” olarak tanımlayan derginin aksatılmadan yürütülmesinde bir hayli çaba gösterdiğini bildiğimiz yazar, bu kez dergide yayınlanan ve yayınlanmadığı deneme ve öykülerinden oluşan bir kitapla karşımıza çıktı. Yolcu Dergisi Yayınları’nın bu ikinci kitabı. Daha önce Sıdık Akbayır’ın “Ebebiyat
agzımda ısırdığım günahın tadı dudaklarımın kenarında....
zamanın sana yazılı çırpınışlarındayım ....
saklamaya gerek görmediğim günahıma....
Benim var olduğum zaman dilimi içerisinde, insanlar yok oluyordu. Günahlar büyüyordu boy boy dünyanın dört bir tarafında. Yargısız infazlar diz boyu. Bencillik kara bir bulut gibi üstümüzde. Herkes kendi kuyruğunun derdinde. Kızgınlığım buna da olabilir..
Her şeyin bu kadar ucuz olduğunu ancak o gün başıma gelenlerden anladım.Aydınlık gecelermin nasıl da çok kısa bir zamanda karardığını ancak o gün gördüm.Küçücük umutların koca bir yaşamı saracak kadar büyüdüğünü an an yaşamıştım. Derken, yıldızlar sıradanlaştı, Geceler tekrar eski duyarsızlığına soyundu. Çevremdeki herşey nasıl da birden öyle
"İlk 5 saniye herhangi bir tepki verebilirseniz, uykunuz derinleşir.
10. saniyeye kadar beklerseniz bu iyi bir rüya mı yoksa bir kâbus mu ayırt edememeye başlar, huzursuzlaşırsınız.
Eğer 20. saniyeye kadar beklerseniz
Uyanırsınız. "
Seni düşünmek bile güzeldi
Kuşlarla konuşup
Ağaçlarla paylaştım yalnızlığı
Kalbim duracağı an
Gözlerinde hissettim kurtuluşu
Yani saçların boyandıktan sonra görülmesinde bir sorun yok, sorun boyanırken görülmelerinde.