Artık Hiçbir Söz Bizi Teselli Edemez
Sonu nereye kadarsa oraya kadar gidilmeli.
Bıçağın kemiğe dayandığı andır.
Artık hiçbir söz bizi teselli edemez.
"Yine mi Salı? Tanrı'm, sanki dünün Pazartesi olmasının üzerinden sadece 24 saat geçmiş gibi..." - Douglas Adams"
"Yine mi Salı? Tanrı'm, sanki dünün Pazartesi olmasının üzerinden sadece 24 saat geçmiş gibi..." - Douglas Adams"
Sonu nereye kadarsa oraya kadar gidilmeli.
Bıçağın kemiğe dayandığı andır.
Artık hiçbir söz bizi teselli edemez.
Efendim “çok söz yalansız, çok para haramsız olmaz.”diye bir atalar sözümüz var. Belki buna hemen itiraz gelebilir ;ama bilindiği üzere atasözleri binlerce yıllık tecrübelerden doğan kristalize sözlerdir. Birilerine dokunsa da bu sözü yadsıyamayız. Bu yazıda insanların zenginliğini, çok mal sahibi, olmasını eleştirmeyeceğiz.
Türkiye.
Sanırım dünyanın gündemi en hızlı değişen ülkesi.
Öyle bir savruluyoruz ki topla toplayabilirsen.
Türkiyede, mevcut muhafazakâr iktidarın, kamuoyu ve sivil toplum üzerinde kurduğu hegemonya, alternatif düşünme ve bakma biçimlerini tümüyle etkisiz hale getirmeye çalışmaktadır. Basın yoluyla iktidarın demokratik denetimi handiyse imkânsız hale gelmiştir. Yayınlanmamış bir kitabın bulunup imha edilmesi, Orwellin Bin Dokuz Yüz Seksen Dört romanındaki düşünce polisi ni akla getirmektedir.
“Biliyor musun Ayçe Hanım, birbirini hiç tanımayan sanata eğilimli gençler, aynı şairi ya da yazarı sevmenin sonucu dostluk kurarlar, saygı dolu sevgilerle başlardı birliktelik.” dedi Haldun Taner. Doğruydu bu. Çok tanık olmuştum bu denli başlayan birlikteliklere.
Bütün başarısızlıklarınıza ve bozgunlarınıza umut katıp direneceksiniz. Kolay olmayacak, pek çok defa teslim olma noktasına geleceksiniz, yorulacaksınız, inancınız sarsılacak, umutsuzluğun nefesini ensenizde yaklaşırken duyacaksınız.. Kolay olmayacağını garanti ediyorum. Asla kolay olmaz.
1999 yılından bugüne kadar ÖSS'de Türkiye birincisi olan tüm üniversite adaylarının ABD'ye gittiğini biliyor muyudunuz?
Osmanlı-Türk tarihinin iki dâhisinden biri Fatih Sultan Mehmet, diğeriyse Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürk’ün daha I. Dünya Savaşı yıllarında kafasında şekillendirdiği cumhuriyet fikrini, silah ve siyaset arkadaşlarından uzaklaşma pahasına Türk ulusuna armağan etti.
Mevcut siyasi iktidarın ayrıca hegemonik bir güç haline gelme gibi bir amacı da vardır. Kendi dünya görüşlerinin ve sınıfsal çıkarlarının evrensel çıkarlar olarak temsil edilmesi mutlak hedefleridir. Çevreden merkeze gelerek belirli bir sınıfın iktidarını, muhafazakâr burjuva sınıfının iktidarını tesis ve idame ettirme gibi bir sınıfsal duruş da sergilemektedirler.
Siyasette de renkler önemli.. Renkler etkili.. Mesela ben siyasetçilerin rengini bilmek isterim.. Benim siyasetçim bayrak kırmızısı ve ay yıldız beyazı olmalı.. Rengi benim ülkem olmalı..
Kızılderili Geronimo, o güne kadar görülmemiş bir olay yaşamış, kabilesinde.
Tek isteği özgür topraklarında hür yaşamak olan, bir ağacın gölgesinde ailesiyle mutlu bir gün geçirmek isteyen Apache Geronimo, kartala benzeyen bir kuşun meydanın tam ortasına indiğini, pençelerinde de garip bir nesnenin olduğunu fark eder.
Bu şehrin en önemli değerlerinden birisidir Kanunî Sultan Süleyman…1495 yılında Trabzon’da dünyaya gözlerini açan bu hükümdar, 15 yaşına gelinceye kadar bu şehrin sokaklarında dolaşmış, şifalı sularını içmiş, güzel havasını solumuştur. Hayata dair ilk gözlemlerini burada gerçekleştirmiştir. İlk ve temel eğitimini burada tamamlamıştır.
Ve iki bin on..
Binlerce değil, sadece iki küçük bin yıllık ve bir on yılcık bilinen tarihin canlı şahitleriyiz hepimiz.. Neler yaşamadık ki bu iki küçük bincik yılda neler.. Kurulan yıkılan devletler, keşifler, icatlar, atlanan çağlar, çıkan savaşlar..
Sermayenin yeşili olur mu? Daha doğrusu sermayenin rengi hangi renk?
Yeşil mi?
Kırmızı mı?
Yoksa kapkara mı?!
Türkiye'de yaşanan bazı sorunlar üzerine bildiklerimi ve görüşlerimi aktarmak üzerine güzel Türkiye'mizde yaşayan ırkların bir barış çerçevesinde yaşamasını dilediğim bir yazı...
Karşısında muhalefet hedefi olan bir ana muhalefet lüksü kalmamış. Bilakis iktidar hedefi olan ve halkın gündemini yakalamış çetin bir muhalefet vardır...Kısa adı AJC olan Amerikan Yahudi Kongresi, 2004 yılı Ocak ayında New York’taki HSBC binasında düzenlenen törenle Başbakan Recep Bey’e ‘Cesaret Ödülü’ vermişti...Ampulün şifreleri çözüldü. Patladı patlayacak. Yeni
Güzel ülkemin halleri de kendine mahsustur. Bu ülkenin vatandaşları hukuk önünde eşit olsa da bazı çevreler kendilerini halktan üstün görürler. Kendilerini birinci sınıf, ötekileri ikinci sınıf vatandaş sayarlar. Bu durum son günlerde daha belirgin olarak görülüyor. Bu çevreler Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olan Abdullah Gül’ü bir türlü kabul edemiyorlar.
Türkler robot üretemez mi? Öyle bir üretir ki parmaklarını yersin!
ATATÜRK’ün doğum tarihinden, ölüm tarihini çıkarırsanız ne kalır? Hadi bilin bakalım. Tık yok mu? Anlaşıldı. Sizin bir an evvel “takıntılarınızdan arınma vaktiniz” gelmiş demektir. “Tak tak”. Kapı vuruluyor. Kim o? Ben “takıntınız”. Yukarıda sorulan sorunun cevabını bulmak için çaresiz “altı zır zır delinin” geçtiği süreçten geçecek ve kapıyı