"Yazdıklarımın okunmaması beni dertlendirmez; okunup da anlaşılmaması ise felaket." - Franz Kafka"

Öykü

O'nu Kaybettiğimiz Gün

Dünyanın 1881 yılında bir ferdi doğmuştu. Maddi
yönden zor günler yaşayan bugünkü devletler gibi,
Osmanlı İmparatorluğu da kapitilasyonlar, mutlakiyet
rejiminden kurtulmak için çıkış kapıları arıyordu. Bu kapı
Selanikte bulunan Ali Rıza Bey- Zübeyda Hanımın

Tanrının Dönemeci

oklavayla yoğrulan bir bir nesil görüyorum.gözleri kanlı,akılları iltihaplı,düşleri harp malulu.ve kanlı basur kokuyor merdivenler.sansür tuzun üstünde eriyor.

yazı resim

Zeus'un Kızı;kadının Gölgesi

“Hindistan’nın Yeni Delhi şehrinde 16.12.2012 yılında bir otobüste, çete tarafından tecavüze uğrayan genç kadın ve tüm tecavüze uğrayan kadınların anısına…..”

Papağan İle Zürafa

Afrikanın uçsuz bucaksız savanlarında yaşayan bir papağan vardı. Bu papağanın adı Sarptı. Sarp hangi ağacın altındaki gölgelikte serinleyen hayvan grubu varsa oraya gider, konuşmaları dinlerdi. Kim ne demiş, kim ne söylemiş, kimin ne derdi varmış, hepsini bilirdi. Papağan Sarp öğrendiklerini sağda solda anlatmaz, olayların hesaplaşmasını kendi iç dünyasında

Babam, Üç Amcam ve Halama

İnsandı babam. Uzun boylu. Ela gözlü. Yakışıklı. Annem çok kıskanırdı onu. Rahat yüzü göstermezdi. Toprak Suda sürveyandı. Gölet ve drenaj kanalları yapardı. Pazartesi işinin başında olur hafta sonları eve dönerdi. Özlerdik onu, özletirdi kendini. Mahallede herkes severdi onu.

Pisuvar...

O kıza aşık olmasaydı, babasına küfür etmeseydi, hiç yaşamasaydı, fesleğeni sulamayı unutmasaydı, daha çok para kazansaydı, o kadını becerseydi, onları söylemeseydi, bir de kız çocuğu olsaydı, evlatlık alsaydı, denize sıfır arsayı alsaydı, o kadınla beraber olsaydı, o yaşlı kadınla yatmasaydı, daha az yakan bir araba alsaydı...

Zamanı Taramak

sağ gözümdeki o çıldırtıcı ağrı başlamıştı yine.adımlarım da yavaşlıyordu.yolun sonundaydım ve evim görünüyordu küçük bir iz gibi.

Arılar

Bal arıları eşek arılarına, “Sizi gidi asalaklar sizi, hem mekanımıza saldırın, hem de dur durak bilmeden ürettiğimiz ballarımızı yiyin. Biz hem kendimiz, hem de insanlar için çalışıyoruz. Yağma yok, size yedirtmeyiz ürettiklerimizi.”

Bir Otobüs Dolusu Aşk (2)

Otobüs yolculuğuna devam ederken pırıl pırıl bir gecede dolunay otobüsün içini aydınlatmaktaydı. Otobüs ara ara dağları, tarlaları, ara ara kasabaları, şehirlerin ışıklarını yararak gidiyordu. Kaptan Ali muavini sürekli yanına çağırıyor çay ve kahve getirmesini istiyordu.

Bir Anı Defteri Buldum - 3

Belki kutsal,belki de değil.Bunun tartışması bana düşmez;fakat bunu yine de benim aklım almıyordu.Sırf sevgi olduğu için en aşağısı kutsal kabul edilen bir şey olabileceğini düşünemiyordum.

Başa Dön