Tomadantello
Bir gün böyle eylemleri dağıtmak için Toma diye bir araç icadedildiğini duydu. Durur mu?
"Yarın için endişelenmek, bugünün kahvesini soğutmaktan farksızdır." - Terry Pratchett (Kurgusal alıntı)"
"Yarın için endişelenmek, bugünün kahvesini soğutmaktan farksızdır." - Terry Pratchett (Kurgusal alıntı)"
Bir gün böyle eylemleri dağıtmak için Toma diye bir araç icadedildiğini duydu. Durur mu?
..... Dönüşte şoförün gözlerine takıldı gözleri çok uykulu bakıyordu soför. "Herhalde buradan itibaren yedek şoför aracı kullanacaktır" diye geçirdi içinden.
Mola yerinde bir anons duyuldu “Ankara’dan 22’de hareket eden Bodrum otobüsü yolcuları mola süreniz bitmiştir, otobüsünüzdeki yerlerinizi almanız rica olunur.”
Dünyanın 1881 yılında bir ferdi doğmuştu. Maddi
yönden zor günler yaşayan bugünkü devletler gibi,
Osmanlı İmparatorluğu da kapitilasyonlar, mutlakiyet
rejiminden kurtulmak için çıkış kapıları arıyordu. Bu kapı
Selanikte bulunan Ali Rıza Bey- Zübeyda Hanımın
Babamı hiç tanımadım ben. Kokusunu duymadım. Kulaklarımda asılı değil sesi. Resmi de yoktu duvarımızda. Olsaydı bakardım
Öyküdeki anı defterinin gerçek olup olmadığı çokca sorulan bir soru.Gerçek veya değil...Ne farkeder ki!
Bireysel olarak 2005 yılında yayınladığım 'Gün Aşımı' kitabımdan alınan anıdır. Mevcudu kalmamıştır. Kültür
Bakanlığına 2. baskısının yapılması için yazdım, şimdilik
tahsisatımız yok, orjinal Cd'sini gönder, gerekirse ileride
basabiliriz mealinde bir yazı aldım. Şu anda sağlık sorunum
olduğu için yeniden basımı
oklavayla yoğrulan bir bir nesil görüyorum.gözleri kanlı,akılları iltihaplı,düşleri harp malulu.ve kanlı basur kokuyor merdivenler.sansür tuzun üstünde eriyor.
Lavabo üstündeki aynada yüzümü gördüğümde, gördüğüm morarmış, kızarmış, patlamış, kanamış et parçaları sinirlerimi bozdu, başladım kikirdeyerek gülmeye. Musluğu açmış, avucumu suyla doldurarak suratıma çarpmıştım ki, bu darbeyle canım acıyınca daha çok gülmeye başladım.
O gün günlerden Pazar’dı.Bindiğimiz taksinin penceresinden giren rüzgar saçlarımı dağıtıyordu.Gecekonduların bolca bulunduğu Zeytinburnu’nda bir evin önünde durdu araba.Nasıl bir evdi,merdiven çıktık mı çıkmadık mı hatırlamıyorum.
Bursa Hayvanat Bahçesinde kartallar için ayrılan yer çok büyüktü. Buradaki kartallar, tel örgülerle çevrili, yüksek yerde uçup duruyordu. Yorulanlar ise, kayaların üstünde oturuyordu. Pek çoğu yarını bekliyordu. Genç kartal Pena, yarın bekleme bahsini çoktan geçmiş, bugünü değerlendirme çabası içine girmişti. Tellerin yukarıdaki kayalara monte edildiği yerde kaçıp gidebileceği
“Sen hempasın…”
Hempa, Bedir’in anlamını bilmediği bir sözcüktü. “O ne?”
Dilber, “Dost…” diye açıkladı sözcüğü.