
Yüksük Tabaklar
birine Tanrıyı oturttum...
birine Tanrıyı oturttum...
Erdoğan, Sivas Davası'nın zaman aşımından düşmesiyle ilgili olarak “ Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun! “ dedi.
\*Zor durumda olup da kurtarıcı bekleyen bir toplum, kurtulmayı unutsun. O toplumun her bireyi bir kurtarıcı gibi mücadele ederse ancak o zaman kurtuluş mümkün olabilecektir.\*Gidene ah vah edersen, elinde kalanı da tehlikeye atmış olursun.
\*Cezasız kalan suç yoktur. Her suçun cezası, işlendiği andan itibaren çekilmeye başlanır.\*Özür,
Ve sen dişlerimin arasındaki badem çağlasıydın. Biraz eşki, biraz nisan, biraz yeşil ve uykusundan yeni uyanmış bir yaşam kadar taze. Azıcık avucumda kalsan zedelenecek kadar narindin
MERHABA madenler için delik deşik edilen dağlar, kesilen zeytinler ve tüm ağaçlar, yeşilsizlikten yok olan kuşlar, börtü böcek, kurumaya yüz tutmuş pınarlar, çağlamayan çağlayanlar!
Zamana ibrişimle işlenmiş bir nakıştır bir bardak çay. Buğusu, naz yurdundan efsane bulutlar tarafından armağan olarak getirilmiştir gözlere. Berrak ve aydınlıktır çayın sureti. Tebessümü, gül misalin gamzesinden esintidir yaz günlerinde. Tevazu ikliminde albeninin ipek yumağıdır hâlleri çayın ki aşkın hâllerini çağrıştırır.
Sessiz gelen aşk, yumurtlayan tavuk gibi ortalığı ayağa kaldırır. Aşk zayıf karakterde kendi havasını atmasını sever. Alay eder. Uykusuz bırakır. Gündüzü ve geceyi alt üst eder. Aşkı heyecan dalgasıyla kişinin dünyaya bakışını ve yaşam biçimini parçalar. Atom etkisi yapar.
Aşk hiçbir zaman geldiği gibi durmaz. Zamanla
Kız çocukları, ikinci dört yılın sonunda okuldan alınacaklar. Belli görüşe hizmet eden dershanelerde eğitilecekler. Erken yaşta meslek okullarına yönlendirilecekler. Çocuklar gelecekleri açısından karar verebilme olgunluğuna henüz erişmedikleri için, başkalarının yönlendirmesiyle hareket edecekler. Çocuk gelinlerin sayısı artacak. Birçok dershaneye gün doğacak. Açık öğretim hakkı bahanesine sığınarak, kız çocuklarına haksızlık
Hani bazen annelerin yüreğine korlar düşer
Ve ardından yangınlar başlar,
Sonrasında o yangın büyür de büyür...
Ve sirayet eden yangınlara tanık oluruz...
Uykuya dalmak üzereyken huzuru ne kadar özlediğini hayal meyal anlıyorsun ve bu his her gece tekrar eder. Yastığın yumuşaklığı, çarşafların serinliği hayattan bezginliğini her defasında unutturur, sabaha kadar.
Biz, kadını “dağ gibi evlerinde” bilirdik.
“Limanlar gemileri nasıl beklerse, öyle beklediklerini” bilirdik.
Ve bizim bildiğimiz kadınlar öyle kadınlardı.
Bize göre kadın, şairin de ifade buyurduğu gibi;
“bir kadını ortadan ikiye böl…