"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
askerlik adam işiymiş, vatana bekçilikmiş. Vatanın kılına zarar gelmesin diye canını siper etmekmiş. Hani beni uğurlarken dedinya anne “ oğlum vatan sana amanet” canım uğruna o emanete sahip çıkacağım işte anne ama sakın benden dönmeye dair sözler isteme. Dönülür mü dönülmez mi bir Allah bilir be anne.
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan ve kendisini Kürt, Zaza, Arap, Süryani, vs. olarak tanımlayan herkesi “Türkçe Dil Sınavı”na sokalım. Sınavda başarılı olamayanları Türk vatandaşlığından çıkaralım.
Anadolu tekrar yeşil kimliğine kavuşuyor, ormanıyla ve zengin bitki varlığıyla. Lakin bir insan çölü olma yolunda emin adımlarla ilerlemekte.
Tuhaflıklar ülkesinde yaşıyoruz. Kimin eli kimin cebinde belli değil cinsinden sömürülüyoruz başka ellerin zamansız anlarıyla.
Önceki yazımızı Ali ,Ayşe ve Mustafaya ne mi olacak ? diye bitirmiştik.
Şimdi gelelim ne olduguna
Şimdi Muhsin Yazıcıoğlunu üşüten ve hatta donduran gerçekleri açıklayacağım burada.. Sıkı durun lütfen! Hiçbir şey bildiğiniz gibi değil.
Sana “Sevgili Atatürk” diye hitabederken, bu hitabın uygun olup olmayacağını hiç düşünmedim. Bu mektubu günümüzün siyasilerinden birine yazıyor olsaydım, onlara “sevgili” diye hitabetme cesaretini gösteremezdim; he
. “Bu dil ağzımda annemin sütüdür.” diyen şair,
bugün yaşasaydı; yabancı dille eğitimi savunanlara,Türkçe bilim dili olamaz diyenlere ne söylerdi bilmiyorum. Ama, bizim gibi susmayacağını biliyorum...
Kafiyesiz şiir tadında kısaca bir Türkiye manzarası.
Yemeklerin kurulan sofralara getirildiği kutulara bakınız lütfen. Evet yazılı ve slogan içeren kutular. Kırmızının da ne kadar dikkat çekici ve akılda kalıcı bir renk olduğunu unutmayın lütfen ! Bu bir hipnozdur. Bilinçaltına işleme metodlarından biridir.
Cahil insanlarımız o kadar da çoğaldı ki. Özellikle şu yüz senedir. Osmanlı’nın son zamanlarından başlayan kötü eğitim sistemi günümüzde de etkilerini gösteriyor. Osmanlı’nın son zamanlarından başlıyor dememin sebebi şudur: 1890 yılında henüz on yaşında olan bir çocuğu anlatacağım.
Ne güzel aydır Nisan! En sevdiğim ay... Nasıl sevmem? 11 Nisan doğum günüm ve Şanlıurfa’nın kurtuluşu, 17 Nisan Halikarnas Balıkçısı’nın doğum günü, 15 – 22 Nisan Turizm Haftası, 20 Nisan Birecik (Şanlıurfa) Kelaynak Festivali, 21 Nisan
Hayat bir soru kitapçığından çok daha fazlasıdır.
Bence her soru kitapçığının başına yazılması gereken bir cümle. Zaman yakınken gençlerimizin hayatlarını mahvetmekten vazgeçelim. Hatanın neresinden dönersek kardır.
Avrupa Birliği, son İlerleme Raporunda Türkiyeye Kıbrıs Rum Kesimine deniz ve hava sahalarıyla, limanlarını açması için 15 Aralık 2006 tarihine kadar süre tanındı. Bu tarihe kadar, bu bizden istenilen yapılması olanaksız istem, yerine getirilmediği takdirde Müzakerelerin
Dondurulacağı şeklinde tehditkâr uyarıda bulunuldu
Bu Ülke Yillardir Hç Ki̇mseye Vede Hi̇ç Bi̇rşeye Muhtaç Olmamiş Vede Boyun Eğmemi̇şti̇r.eğmeyecekti̇rde.
Herkes, ben özgürüm ve savunurum diyor ama kendi kabul ettiği kadar
Can Dündar’ın ‘’Mustafa’’ filmiyle başlayan tartışmalar hala devam ediyor. Özellikle filmde bahsedilmeyen bazı noktalar ortaya çıkınca tartışmalar iyicene alevlendi.
Ntv Tarih Dergi’ sinin ilk sayısında bu konuyla Atatürk ile bilinmeyen bir çok noktayı içeriyor.Dergide Atatürk’ ün doğum tarihinin 1881 değil 1880 olduğu iddia ediliyor.
