İstanbul'un Kedisi
İstanbul'da geçen bir öykü.Bir parkta oturan iki insanın (aralarında da bir kedi) sohbeti.
"Yazarlık, sürekli olarak 'Kendi kendinle kavga et ve sonunda kahve içerek barış yap' sanatıdır." – Franz Kafka"
"Yazarlık, sürekli olarak 'Kendi kendinle kavga et ve sonunda kahve içerek barış yap' sanatıdır." – Franz Kafka"
İstanbul'da geçen bir öykü.Bir parkta oturan iki insanın (aralarında da bir kedi) sohbeti.
\- Atatürk ile ilgili kitapların, kütüphane dışına çıkmasına izin verilmediğini öğrendim. Size söz veriyorum, 2 veya 3 gün içinde bu kitapları getireceğim. Sizden rica ediyorum. Artık soruşturma almak istemiyorum diye, adeta yalvarıyordum...
Toplantı tıkanarak sonlanmıştı. Ev sahibi olarak işveren tarafından sözcü konumunda olduğu anlaşılan Hüsam Bey, “ Oturun beyler! Sabahın bu saatinde birer sade kahve daha içelim de açılalım biraz. Ondan sonra gidersiniz.” dedi. Aslında bu öneri asla kabul görmeyecek gibiydi. İşte ne olduysa o dakikada oldu! Hüsam Bey, diye
Çanakkale Zaferi, aklı erenler için yere göğe sığdırılamayacak değerde bir zafer. Çanakkaleyi emsalsiz bir kahramanlık destanı görmenin yanı sıra, bu kahramanlık sırasında çekilen sıkıntıları da bilmek gerekiyor. Bir kez daha yad ettiğim kahraman bir topçu askerinin Çanakkale Savaşları-deniz ve kara- sırasında yaşadıklarından bir aktarım bu yazı.
Gözlerine hayret ediyorum, canlı ama mat, koyu bir sarı ile kahverengi arası... Alışılmadık, simetrik üçgen bir yüzün ortasında uysal uysal bakıyorlar.
Sonra içinde yıllardır taşıdığı, daha önce yitirdiği birinin eksikliğini duyumsadı.
Tren kalkmadan 1 saat öncesinde almıştım biletimi ve bu zamanı yiyecek bişeyler almak için değerlendirdim.. alışverişimi bitirip geldiğimde ise hala yarım saatimin kaldığını görünce bu zamanı yerimde oturarak geçirme kararına vardım ve alsancak garının tarihi mimarisi içerisinde peronuna yanaşmış olan trenimde 3. vagon 21 numaralı koltuğuma gelip oturdum
İçki, deyince aklına başka bir şey takıldı Hilmi’ nin: İşverenlerin, işçilerin sendikalarda örgütlenmesini içlerine kolay sindiremedikleri için, bir zamanlar işçi olan kimselerin karşılarına sıkı pazarlıkçı olarak çıkmalarını da kabullenmek istemezler, sınıfsal bir realite olarak! Bunun için, zaman zaman pazarlık masasına getirmedikleri önerileri işyerinde duyurarak sendikayı devre dışı bırakmanın
Ne var poşette (ağzından kötü bir söz çıkacaktı ama tuttu dilini)
Hiç akşam için nevale.
Daha fazla soru ile karşılaşmamak için devam etti.
Simit, poğaça…
Yıl 1970 Mevsim ilkbaharın en güzel günleri havada güneş, toprağı ısıtmakta topraktan yükselen buharlar havaya mis gibi toprak kokusu salmakta, nevruz ve çiğdemlerin kardan sonra uyanışı ve çiçekleri ile dünyaya tekrar merhaba dedikleri güzel bir bahar günü idi.
Milletvekili de, bürokratı da, zengini de, köylüsü, hırsızı, şüpheli şahısı, inşaatçısı da bu takım elbiseyi giydiğinde eşit konuma geçebilir. Bu yüzdendir belki takım elbise insanı insan yapan, insanın kendisine de, karşısındakine de güven veren bir elbise türüdür
Deneylerle sabittir ki, emek tarafının kalabalık grupla katıldığı durumlarda görüşmelerde tıkanmalar baş gösteriyordu çoğu kez Bunu biraz açmak gerekirse, , ilgili şube tarafından belirlenerek görüşmelere katılan herhangi bir işçi, iş yerindeki yerel yöneticilerin ağzından bal damlayan tutumuyla, işveren adına görüşmelere katılan üst düzey yöneticilerin kuruş hesabı yaparak ortaya,
Bedenimde bir gariplik olduğunu anlamıştım. Eşime hafif ağrım olduğunu söylesem, heyecan yapacaktı. Üstelik elimden tuttuğu gibi beni hastaneye götürecekti. İçimden 'Biraz daha bekleyeyim belki gaz ağrısıdır, diye geçirip kâğıt oyunu oynamaya devam ettim.
Ama ağrıdan sayıları çift görmeye başlayınca oyuna daha fazla devam edemeyeceğimi anladım: Biraz
ikibinonbir değil önemli olan, asıl ileriyi görmek için son on yıla bakmak lazım bir zahmet dönüp te..
İlk mandalina kokusuyla yıllar öncesinde buluyorum kendimi... Her mandalina kokusu, hazan mevsimine götürmeden önce, küçücük bir evde sessiz bir yasa götürür beni...
Öncülüğünü ve başkanlığını Mesut Tim’in yaptığı Köy Çocukları Kütüphaneleri Oluşturma Kültür-Sanat ve Dayanışma Derneği Türkiye’de 40000 köye kütüphane hedefiyle başlattığı girişimin altıncı ayağını bu kez Ödemiş Hamamköy’de gerçekleştirdi.
Binlerce kilometrelik yol bir adımla başlar diyen ünlü düşünür gibi böylesine kutsal bir yolun da bir adımla başladığı
Nereden bilecektik!
Onca zaman çocukluğun heyecanıyla bir oyana bir buyana koşardık.
Bunu ailenize söyleyemezsiniz bunu saklamalısınız sanki çok büyük bir günahla doğmuş gibi