• İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey |
141
|
|
|
|
Evvelden mesela vakti zamanında, kimi kimi bazı güç sahipleri dışarı çıkma yasağı koyduğunda kimi kimi bazı insanlar dışarı çıkıyor, eleştiriliyor, hatta ve hatta asalaklıkla suçlanıyordu… Değişen ne peki?
|
|
142
|
|
|
|
Arapça bir kelime olan caminin sözlük anlamı “toplayan”dır. Müslümanların ibadet mekânı olan camiler kulluk görevlerimizi ifa ettiğimiz yerlerdir. Camiler Müslümanlığın şiarıdır. Camiler Müslümanların toplu halde veya tek başına namaz kılıp, ibadet ettikleri umuma açık mübarek mekânlardır. Türkiye’de 80 bin civarında cami bulunmaktadır. Bu camilerin tamamına yakını halkın hayırlarıyla yapılmıştır. Devlet bu camilerin çoğuna imam atıyor ama camilerin elektrik, su, bakım ve onarım giderleri hayırseverler tarafından karşılanıyor. Türkiye’de camiler bir türlü dolmuyor, insanları camilere bir türlü çekemiyoruz.
|
|
143
|
|
|
|
Gül asil bir çiçektir.Kutlu Doğum Haftası etkinliklerindeki tanıtıcı pankartlarda hep GÜL kullanılmıştır. Doğrudur da. Bu derneğin bu tanıtıcı pankartında neden Lâle kullanılmıştır.. |
|
144
|
|
|
|
Okumak, okumak ve yine okumak ile insanlar kariyer yapıyor ve mesleklerinin en tepe noktasına çıkıp bir mesleğin profesörü oluyorlar. Son zamanlarda gerek basın yayın organlarında olsun, gerek sokak hayatının içinde ya da sosyal hayatta sık sık olmasa da rastlıyoruz, hiç alakası olmadığı halde insanlar etiketlerine profesör unvanını yapıştırıveriyorlar... |
|
145
|
|
|
|
Bu hafta günü hatırlamamakla beraber 2004’ün Mayıs ayında Bandırma’da tanık olduğum bir durumu ele almak istiyorum. |
|
146
|
|
|
|
Her devrim, baskaldiri, cesaret orneginin sonu mutlu bitmeyebilir ama her seye ragmen tarafini ve kimligini belli ederek sevgi ve saygimizi kazandin. Bizim umutlarimiz bitti ama senin bitmesin lutfen… |
|
147
|
|
|
|
Bir pet şişe, basit bir kullandığımız ve hiç düşünmeden attığımız bir madde... Su ya da kola şişesi, bir önemi yok, ne şişesi olduğu... Onu tabiatta başı boş, kendi haline bıraktığınız zaman, bin yılda, rakam ile de yazarsak 1000 sene de yok oluyor... Aşağı yukarı bizde sonra on on beş nesil geçmesi lazım... Kansorejen bir madde olduğu da gün gibi aşikar... |
|
148
|
|
|
|
Köprübaşı’mızın değerli simalarından biri olan Ahmet Hilmi İmamoğlu’nu 31 Mayıs günü kaybetmiştik. Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyelerinden olan ve uzun yıllardan beri eğitim camiasına hizmet eden İmamoğlu’nun çok geniş bir dost çevresi vardı. Buna cenazesinde bizzat şahit olmuştuk. Şiddetli bir yağmurda ebedî istirahatgâhına gönderdiğimiz Ahmet Hilmi Hocamızı binlerce insan son yolculuğuna uğurlamıştı. Bu insanların çoğu onun öğrencisiydi. Duyan herkes son vazifeye koşmuştu.
|
|
149
|
|
|
|
....Bilirmisiniz kelebeğin ömrü birgün imiş. Ördüğü kozadan çıkmayı, gün ışığına kavuşma sabrını, çiçeklerin özlemini yaşarmış onca vakitte birgün sürermiş sefası. Bilmezmiş ikinci gününde olduğunu, bilmezmiş güneşin yeniden doğacağını... |
|
150
|
|
|
|
İki çeşit deli vardır zırzır deli bir de hınzır deli... Zırzır deliler durmadan zız zır gürültü çıkartırlar. Hınzır deliler de çok sinsidirler... Hınzır deliler de kendi aralarında ikiye ayrılır, vırvır dediler, kıvır da kıvır deliler... Kıvır da kıvır delilerde kendi aralarında ikiye ayrılır, gerdandan kıvır deliler, bir de kalçadan kıvır deliler... |
|
151
|
|
152
|
|
|
|
Boğalarla İnsanların güreştiği bir ülke olan İspanya'da bir çokları boynuz yemekten kurtulamamaktadır... Lakin adaletsiz bir karşılaşmadır bu, boğalarda silah olmadığı halde insanlarda kesici aletler vardır... Arenada ki o boğa güreşlerinde ben hep boğaları tutarım, boğalardan yanayım, öyle de olsa sonunda, hep, elinde kılıç olan insan kazanır... Aman kurban kesmeyin diye ayağa kalkan hayvan severler, her ne hikmetse İspanya'ya gıklarını çıkartmazlar... |
|
153
|
|
|
|
Onur ve can ancak Allah'a son nefeste verilirmiş. O
yavruların ne suçu vardı?
Bilinen 34 dernek çocukları kirleten vakfı korumak adına
girişimlerde bulunmuşlar bile. Ya Çağdaş Yaşama Dernekleri
hallaç pamuğu gibi tarumar edilip, 35 bin çocuğun bursları
hiçe sayılırken, üstelik kanser tedavisi gören Türkan
Hocamızı hastaneden apar topar alınıp, günlerce sorguda
tutukluyken hangi dernekler sokaklara dökülmüşlerdi? |
|
154
|
|
|
|
Bir çok Kişisel Gelişim Kitabının da insanın ilgisini çeksin diye, çok ilginç başlıkları vardır... Kendini Fişekle, yok efendim Kendini Ateşle, Ayağını Yere Sağlam Bas, Düşün ve Zengin Ol, Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı... Tabi bu kitap isimleri daha da çoğaltılabilir... Özlü bir söz de ’’Çocuklarınıza zengin olmayı değil mutlu olmayı öğretin, böylece hayatları boyunca, sahip oldukları şeylerin fiyatını değil, kıymetini bilirler.’’ der... |
|
155
|
|
|
|
Akif merhum, Garp için “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” derken, “Şark’ın bütün keskin dişleri yerli yerindedir, önce etrafındakileri tike tike doğrar” mı demek istedi acep! |
|
156
|
|
|
|
Kaydedilmiş en uzun süre uçan tavuk rekoru 13 saniye imiş... Ağırdır tavuklar öyle kolay kolay uçamazlar, ama her ne hikmetse bu tavuk havalanmış ve de 13 saniye havada kalmış. Kim bilir belki de Guiness Rekorlar Kitabına girmek için mi bu uçma ve havada kalma denemesini yaptı acaba? Belki de horoz aşık olmuş buna bu da o horozu değil de başka horozu seviyorsa, vermeyeceğim sana gönlümü, ben başka horozu seviyorum, deyip de ondan mı kaçtı kaçarken de uçtu acaba? |
|
157
|
|
|
|
Bu ülkede son yirmi yıldan bu yana muhafazakârların ne kadar muhafazakâr olduklarını gördük! biliyoruz da peki muhafazakâr olmayan laik kesimin muhafazakâr olup olmadıkları hakkında ne biliyoruz acaba? Türkiye’nin bir karşıtlıklar ülkesi olduğu hakkında hemfikiriz. Hatta XIX. yüzyılın başından itibaren, entelektüel tarihini bile bu ikili karşıtlıklar üzerine kurduğunu söyleyebiliriz.
|
|
158
|
|
|
|
İşte gidilmesi istenen süreç bu… Tabuları yıkma… İnsanın hayvan gibi olması… Yaratan’ın yapma dediğini inatla yapma… Sıkıntının ta kendisi |
|
159
|
|
|
|
Konya’da maske takmadı diye tartıştığı yolculardan birisini evden tabanca alıp gelip bacağından yaralıyor vatandaşı birisi... Gir yat şimdi üç beş sene, saçma sapan bir durumdan dolayı... Bir de baklavacılar vardı, hatırlarsınız, yanda ki araba ile hırlaşıp, arabanın önünü kesip darp etmeye kalktılar, sonrada hapsi boyladılar, işleri de bozuldu, belki perişan oldular... |
|
160
|
|
|
|
"...Bu sözler mucizevi bir şekilde etkisini göstermiş ve sahada sanki tükenmez bir enerjiyle oyun oynamışlardı. Sonuç kaçınılmazdı. Türk takımımız dünya üçüncüsü olmuştu. Mektupla gelen sinerjik iletişim, takım ruhunu sağlamıştı..." |
|