Dilimize Ne Oluyor?
Dilimiz gittikçe zehirleniyor. Tabelalardan tutun, sokakta insanların konuşmalarına kadar Türkçe’yi tanıyamaz olduk. Haber spikerleri bile Türkçe’yi doğru kullanmıyorlar. ..
Dilimiz gittikçe zehirleniyor. Tabelalardan tutun, sokakta insanların konuşmalarına kadar Türkçe’yi tanıyamaz olduk. Haber spikerleri bile Türkçe’yi doğru kullanmıyorlar. ..
\- Yaşı küçük ama kalemi güçlü Sevgili Duygu Ergun’a.........-
Duyarlı insana düşen sorumluluk, durumun farkına varmakla başlıyor belki de. Buna direnmenin yollarını aramakla.
Eski bir hikayedir, duymuşsunuzdur belki: Tanrı yeryüzüne toplam bir avuç akıl fırlatmış, yeryüzündeki insan sayısı arttıkça, fert başına düşen akıl katlanarak azalmış.
Sembolik bir hikaye elbette.
Bir toplumun millet olabilmesi için bir kısım hususiyetlere malik olması gerekir.Her şeyden önce dil,din,ahlâk,coğrafya ve ülkü birliği lâzımdır.Örfler,âdetler,gelenek ve görenekler milleti meydana getiren kültür müesseseleridir.
Vefa, Allah için sevdiği dostlarını her ne pahasına olursa olsun satmamaktır. Onu yarı yolda bırakmamak, arkadan hançerlememektir. Adam aldatmamaktır vefa. “Sen de mi Brütüs” dedirtmemektir.
Bu sözlerim, TRT programlarında son birbuçuk yılda gördüğüm esaslı program değişiklikleri üzerinedir. Konuyu daha genişletebiliriz.
-Evin reisi babadır.
-Baba içeri girdiğinde onun koltuğu hazırdır.
-Televizyonun kumandasını baba kullanır.
Şehitlerimizin ruhlarına saygısızlık olur diye normal ses tonumuzdan daha düşük bir ses tonuyla konuşmaya çalışırken, bir dondurmacının sesiyle irkildim. Sonra kalabalığı gören diğer satıcılar; kartpostal, hediyelik eşya ve su satıcıları bir taraftan, yiyecek satanlar diğer taraftan bağırıp duruyorlardı. Sanki bir mahalle pazarının esnafı gibiydiler.
İnsanlar belli gayeler için dünyaya gönderilmişlerdir. Dünyaya gelişimizi ve var oluşumuzu asla tesadüf olarak göremeyiz. Zaten kâinatta tesadüfe tesadüf etmek mümkün değildir.Her şey belli planlar ve amaçlar çerçevesinde cereyan etmektedir.
Sovyetler Birliği’nin ne kadar büyük bir devlet olduğunu hiç düşündünüz mü? Ne İskender başardı bu büyüklüğü ne de kadim Roma! Elinize bir atlas alıp bakın; tabii atlasın biraz eski olması gerekiyor. Tek kelime ile müthiş!
Eee, ne dersiniz, kolay mı bahara yelken açmak? Bakmayın siz, sırtınızı kızdıran güneşe, şen şakrak daldan dala konarak ötüşen, tomurcuk derdine düşmüş ağaç dallarıyla flört edenlere...
Kışın kasvet verici günlerini geride bıraktık.Mart ayıyla beraber bahar mevsimi kendini hissettirmeye başladı.Öncelikle günler uzadı.21 Mart günü,gündüzle gece birbirine eşit oldu.Bundan sonra gündüzler,gecelerden daha uzun olacak.
Tarihin kayıp günlüklerinden birinden notlar...
George Orwell’ın 1984 isimli romanı üzerinden tarih, adalet, demokrasi ve gerçeklik üstüne.
Kösem, Katarina, Eva, Mata Hari ve diğerleri? Niye uğraşırsınız Hurrem'le bilmem ki...
Ve sadecesadece dostluğuna güvendiğim dostumun, çaresizce boşlukta sallanan avuçlarına,
Yüreğim uzanmıştı
Yalnız ve çaresizliklerine ortak olan
Sadece ağlayan yüreğimdi, onların avuçlarında olan