"Yazmak, aslında hayatta kalamayan kelimelerin mezarlığını inşa etmektir." – Umberto Eco (kurgusal alıntı)"

Öykü

Ben Bırakacağım Abi Bu İşi

Gençlik yıllarında birkaç arkadaşın dolduruşu ve gazıyla üç beş kere oynadıysak hepsi o, onun dışında at yarışını sevmemde, oynamamda. Bizim Çaycı Ali'nin eniştesi Ziya, ki biz ona çoğu zaman aramızda Ziya Baba deriz, at yarışının hastası, hatta öyle hastası ki, kronik vaka kelimesi bile onun için havada kalır...

yazı resimYZ

Güle Güle Omarım

O dönemde Kesikkeli Köyünde yaşayan Çerkez Kerim Ağa vardı. Yaşadığı konağı, tam bu Ceyhan Nehrinin kenarındaydı.
Yaşı ilerleyen Kerim Ağa felç geçirerek hasta olmuştu. Tekerlekli sandalyede yaşamını sürdürüyordu. Yanında da işçi olarak çalışan, halk arasında tutma veya yanaşma denilen işçi Ömer vardı. Ömere halk ağzıyla ona

Kardeş Ali - İyilik Timsali

KARDEŞ ALİ - İYİLİK TİMSALİ
Eski zamanlardan birinde Ali adında bir genç yaşarmış. Doğduğundan beri köyünden dışarı çıkmamış. Duyduğu, gördüğü, bildiği hep köyüne ait şeylermiş. Kendisi başkalarının işine karışmaz, kimse hakkında kötü söz söylemez, babadan kalma tarlayı anasıyla birlikte ekip biçer, karınca kararınca geçinip giderlermiş. Köy

Emekleye Emekleye Emekli

Emekli olunca bir sahil kasabasına yerleşecektim. Elde avuçta ne varsa satıp kendime bahçe içinde bir ev alacaktım. Çiçekler yetiştirecektim, birkaç ağaç mandalina, limon, portakal Ağaçlar evin arka bahçesinde olacaktı. Güller ve mevsim çiçekleri denize bakan tarafta

"Kuzucuk Köyü"nde Sabah Kahvesi

Küçük, temiz ve şirin bir yer Barışın Yeri. Burasını, belediye açmış. Hakan, Ben çalıştırıyorum burasını diyor. Genelde hafta sonları hizmet veriyorum. Sabah erkenden gelip açıyorum. Erkenci müşterilerim var. Gelip kahve içerler. Döner veya kebap yerler. Öğleye doğru da kapatırım diyor

Gel Mezarıma İşe Oğlum

Bankadaki işimiz bitince boş koltuklara oturup beyefendi ile biraz sohbet ettik. Emekli bir memurmuş. Çocuklarının her biri farklı şehirlerdeymiş. Eşi öleli çok olmuş. Yalnız yaşıyormuş. Dizlerinden ameliyatlıymış. Gözleri izin verdiği sürece kitap okumayı çok severmiş. En çok da Rıfat Ilgaz ve Aziz Nesin Kitaplarını okumuş. Hala onları bir

Tek Taş

Bu yıl sevgililer gününde ben de tek taş istiyorum.
-İki tane alsam olmaz mı?
-Ben çok ciddiyim.
-Ben değilim.
-Herkes sevgililer gününde hediye alıyor.

Sarı Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmıştım? - 2

Öğle tatillerimde birden ortadan kaybolmamı neden sır gibi saklıyordum, bilmem ama arkadaşlarımın -herhalde o yavru kedileri annesinden alıp ayıracakları korkusu - yavrulara zarar verecekleri düşüncesi, çocuk yüreğimi kaygıyla dolduruyordu. Beni arayıp da bulamayan, derste yakalayıp nerede? olduğumu soran arkadaşlarıma Annem dışarı salmıyor, evde yemek yememi istiyor gibi bahanelerimle

Tencereden Al Haberi (Öykünün Tamamı)

Tam on dört senedir sustum, hep içime attım, hiç konuşmadım ama artık canıma tak dedi ve o nedenle de bildiklerimi anlatacağım. Yoksa patlarım vallahi. Hem düdüklü değilsin, hem de patlamaktan söz ediyorsun dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız, patlama özelliği bizim akrabalarımız olan düdüklülere mahsustur. Benim gibi tencereler patlayamazlar, olsa

Kısa Bot

Dolmuştaydım; günün yorgunluğu vardı üzerimde. Hafta sonu olduğu için trafik ağır ilerliyordu. İnip yürüsem eve daha erken varırım, diye düşünüyordum ama yürümeye takatim yoktu.

Başa Dön