• İzEdebiyat > Deneme > Toplum |
181
|
|
|
|
Mudurnu şivesiyle yazılmıştır. |
|
182
|
|
183
|
|
|
|
Sevmek ve değer vermek. Yalnızca iyi olduğu için, sevgiyi iyiliği barındırdığı için, çıkarsız, beklentisiz, yürekten ve samimice. Sevmek, İnsanı sevmek. Tüm güzelliklerin insanı sevmekle başlayacağını bilmek. İnsanı, gerçek insanı sevmek. |
|
184
|
|
|
|
İnsanlık ölmüş , ama insanlar farkında bile değil bir ölünün içinde yaşadıklarının ... Atakan Korkmaz |
|
185
|
|
|
|
-Doğruyu söyleyin doktor bey, durumu nasıl?
-Üzgünüz benliğiniz çok derinlerde kalmış ,kurtarmak çok zor.Ama biraz daha başkaları yerine kendinizi dinlerseniz belki kurtarabiliriz. |
|
186
|
|
|
|
Yedirip içirmek, iyi ağırlamak lazım misafiri ki bir de biz de Tanrı Misafiri denen bir kavram vardır. Yoldan geçen hiç tanımadığımız insanı kapımızı çaldığı zaman Tanrı Misafiri kabul eder, yedirir, içirir, hizmet ederiz o insan... Hele de köylerde yatacak yer bile verirler zaman zaman, bu Anadolu insanının kadirşinaslığına güzel bir örnektir... |
|
187
|
|
|
|
Senin beni görmezden gelmen, benim yok olduğum anlamına gelmez.
Benim seni aramam, senin vazgeçilmez olduğun anlamına hiç gelmez.
***
Sana bakışım, ona benzediğin içindir.
Köşe-bucak kaçıyorsun ya, neden, niçindir?
|
|
188
|
|
|
|
Aradaki fark sadece insan eti yememek ama insan ölüleri üzerinde başka bir şey yemek mi?
|
|
189
|
|
|
|
Siz siz olun; gitmek istemediğiniz hiçbir yere ille de gitmek için kendinizi zorlamayın. Zorla giderseniz, gittiğiniz yere zaten yakışmazsınız. Pembe üstüne kırmızı giymiş gibi, sırıtırsınız. |
|
190
|
|
|
|
İnsanın köleleşmesi çarka dahil olmakla başlar. |
|
191
|
|
|
|
Ne güzel şarkıydı o öyle, çocukluk zamanlarımızda ''Sevinin küçükler övünün büyükler 23 Nisan kutlu olsun.'' Çocuklar, umut dolu yarınlarımız, istikbalimiz bizim. Çocuklar belki yirmi yirmi beş sene sonrasının önemli mevkilerde ki kadın ve erkek şahsiyetleri... Kişilikleri ne kadar sağlam olursa ülkelerinin geleceği de o derece sağlam olacaktır... |
|
192
|
|
|
|
Bir insandım, farkındaydı birileri. Aynı malzemeden oluşmuştuk. O an için ne yaptığımız işler, ne yaşlar, ne görünüşümüz… hiçbir şeyin önemi yoktu. Sadece insan olmak vardı. Gönülleri hoş tutmak vardı, insana verilen değer vardı. Ben değerliydim, onlar değerliydi. Yaşam ve insan değerliydi…
|
|
193
|
|
|
|
Ben iyiyim. Guşlar gibiyim. Hani ganadım olsa, sanki uçuverecem. |
|
194
|
|
|
|
''Tarih milletlerin tarlasıdır. Her toplum geçmişte ne ekmişse, gelecekte onu biçer.'' der ünlü Fransız düşünür Voltaire... Tabi ki tarihe her millet önce kendi bakış açısından göz gezdirecek, kazandığı başarıları ile gurur duyacak, başarısızlıklarını da mümkün mertebe hatırlamamak ve ders çıkarmak niyeti ile aklının, toplumsal hafızasının bir yerlerinde saklı tutacaktır. Bazen acı verecektir ülkelerin tarihi insanlara, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanan benzer olaylar ile birlikte...
|
|
195
|
|
|
|
"Laiklik" kelimesi, İngilizce "secularism" kelimesinin tercümesidir. Kelime aslen alem ya da dünya anlamına gelen ve kilesinin karşılığı olarak kullanılan Latince "saeculum" kelimesinden türemiştir. "secular" kavramının kullanımı, ilkin 1648'de imzalanan Vestfalya anlaşması -Avrupa'da ki en uzun din savaşını bitiren anlaşma- ve çağdaş laik devlet ortaya ilk çıkışıyla birlikte gündeme gelmiştir. Kilise mallarının, dini olmayan yöneticilere yani sivil medeni devletin yöneticilerine devri anlamında "laikleştirilmesi"ne işaret etmek üzere kullanılmıştır. Kelimenin anlamını, laikliği "insanın durumunun düzeltilmesinin, ret ya da kabul anlamında inanç meselesine dokunulmaksızın maddi yollarla çözülebileceğinin mümkün olduğuna inanmak" olarak tanımlayan Jhon Holioc'un (1817-1906) elinde genişlemiştir. |
|
196
|
|
197
|
|
|
|
Ya rahatsız beyinler? Onlar yoldan çıkmışlardır. Çünkü alıştığımız yolları reddederler. Alışkanlığa meydan okurlar. Başka başka raylar döşer, bir o raydan bir bu raydan gidip gelir ve bazen de çarpışırlar.
|
|
198
|
|
|
|
Bir düşünün “hapı yutmak” değimini, ne kadar korkunç bir şey ifade ediyor. Bizi umarsızlıkta en uç noktaya ulaştırıyor. Geriye dönüşü yok. Peki, hiç düşündünüz mü? Hapı yutmak bu kadar korkunç ise, ya hap ne hissediyor yutulurken? Acaba kim daha şanslı, yutan mı, yutulan mı?
|
|
199
|
|
|
|
Türkiye' de başarılarından dolayı ödül haketmiş insanlara çok farlı bir ödül yani ÇALIŞILMIŞ PRİM GÜNÜ ödülü verilemez mi? Bence pekala verilir. Yeter ki devletimizin ileri gelen zevatı icazet versin..
Önemli bir hatırlatma: Sanırım BENDEN ÖNCE TÜRKİYE'DE BÖYLE BİR ÖNERİDE BULUNAN VE GÜNDEME BÖYLE BİR KONUYU GETİRMİŞ HİÇ KİMSE YOK... Övünmek gibi olmasın öyle hani... |
|
200
|
|
|
|
Sizi dinleyen “aydın”ı hala ikna edememişsinizdir. Ne yapardınız? Hiçbir zaman onunla aynı planda bulunmuyorsunuz nasıl olsa... O, şu özel “entelektüel namussuzluk” planında yer alıyor da ondan kendinizi dinletememişsinizdir… |
|