Zumlamak
Gül bahçelerinde gül koklamak en çok onların hakkıydı; dikenleri tenlerine battı! ..
Ağladılar ve kanadılar durmadan!
"Kitaplar, üzerinde uyuyabileceğimiz en sessiz yastıklardır; tabii eğer uyanık kalabilirsek." – Mark Twain"
"Kitaplar, üzerinde uyuyabileceğimiz en sessiz yastıklardır; tabii eğer uyanık kalabilirsek." – Mark Twain"
Gül bahçelerinde gül koklamak en çok onların hakkıydı; dikenleri tenlerine battı! ..
Ağladılar ve kanadılar durmadan!
T.C. ibaresinden rahatsız oluyorsan eğer, kendinden utan, aklını sorgula. Bir atasözü der ki: “Sevilmeyen kişinin sesi dangıldak; yürüyüşü zömbüldek gelir.” Demem o ki, T.C. ifadesi seni rahatsız ediyosa eğer; bil ki senin cumhuriyet rejimiyle sorunun var.
İnsanların kendi doğrularına olan inançları ve bunların gerçekliği üzerine düşündüren, toplumsal normlar, adalet ve ego kavramlarını sorgulayan, güzellik algısı üzerinden doğruluk kavramını tartışan felsefi bir deneme. Herkesin doğrusunun kendine ait olduğu düşüncesini eleştirel bir bakış açısıyla ele alıyor.
Herkesin bi rol modeli varmış. Senin rol modelin var mı sevgili günlüğüm? Yeni rol modelimiz Acun’muş. Başbakanı bile sollamış bu yarışda. Bunu yazan gastelere, başbakan bi gün hadlerini bildirir.
"Laiklik" kelimesi, İngilizce "secularism" kelimesinin tercümesidir. Kelime aslen alem ya da dünya anlamına gelen ve kilesinin karşılığı olarak kullanılan Latince "saeculum" kelimesinden türemiştir. "secular" kavramının kullanımı, ilkin 1648'de imzalanan Vestfalya anlaşması -Avrupa'da ki en uzun din savaşını bitiren anlaşma- ve çağdaş laik devlet ortaya ilk çıkışıyla birlikte gündeme
Öcalan gençliğinde namaz gılarmış. Bak bak bak! “Ağzının domalmasından Ömer deyeceği belliydi.” hesabı; bunun arkasından ne geleceğini tahmin etmek hiç zor değil. Besbelli ki; Öcalan’a af düşünüyorlar ve bizi buna hazırlıyorla sevgili günlüğüm. Öcalan’ı cici göstermeye çalışıyorlar. Öcalan’ı bile af etmeyi düşünüyorlar da Memed Amca’nın yüz sekiz liralık
Genç nesillere alın terinin ne denli kutsal olduğunu öğretmeliyiz ki kısa yoldan, hak, hukuk demeden, çalıp çırparak ve devleti dolandırarak kısa zamanda köşe dönmeye kalkmasınlar. Yenen her bir haram lokmanın bizleri biraz daha cehennem ateşine yaklaştırdığını, manevî dünyamızı harabeye çevirdiğini, imanî ve insanî duygularımızı alıp götürdüğü gerçeğini onlarla
Herkesle tartışma yapılamaz. Tartışma sabit fikirli, ön yargılı, art niyetli olanlarla, cahillerle, konu hakkında yeterli bilgisi olmayanlarla, inatçı, saygı ve edep fakiri kişilerle yapılmamalıdır. Yani kral aslanın dediği gibi eşekle tartışılmamalıdır. Aslında tartışmak çok da doğru bir eylem değildir. Çünkü; dostla yapılırsa; dostun dostluğunu azaltır, düşmanla olursa onun
Okumaya değmeyen bir deneme. Gidin bir bardak çay için veya çocuğunuza yenilin daha iyi...
Yapabilecek olduklarınız ancak bir uçurtma ipi kadar uzağa gidebilir.
Bu gün 19 Eylül Gaziler Günü. Bildiğim kadarı ile İstiklal Savaşı gazilerimizin hiç biri kalmadı hayatta. Bir iki tanesini üç beş sene önce televizyonlara da çıkarmışlardı. Aksakallı, onlarca oğlu, torunu torbası olan, nur yüzlü, buram buram Anadolu kokan dedelerimiz, mübarek insanlar. Onlara çok şeyler borçluyuz. Hayatımızı, namusumuzu, vatanımızı,
Torpil, Türkiyenin en büyük toplumsal sorunlarından biridir. Torpil, bir kişinin akraba, arkadaş, tanıdık veya yandaş olan kişilere hak etmedikleri avantajlar sağlaması veya sağlanmasına aracılık etmesi şeklinde tanımlanabilir. Torpil, hem torpillenen hem de torpil yapan kişi veya kurumların yasal sorumluluklarını ihlal ettiği hem de torpillenmeyen kişi veya kurumların haklarını
Yine guzelim uykum uzaklardan gelen bir aciyla bolunmus, daha da kendini hissettirmis ve gozlerimi acmaya zorlamisti. Acim dinsin diye yanibasimdaki karaciger ilacimi, yerde duran ve de dunden kalan sicak biramla icmis, etkisini gostersin diye de uyudugum kanepeye tekrar uzanmistim
Kalbimin en orta yerinde bir vaveyla! Bir an sustum, sustum sustum! Çünkü ruhum bedenime, bedenim ellerime geçmiş durumdaydı. Toplum sağırlığı, bilinç körlüğü de adına, ne dersen de işte! Bunlardı beni üzen şeyler. Beş duyu neden yetmiyordu? Ne zaman ki bu kör noktayı yıkacağız işte o günü kadınlar günü
Nasıl da her gün her gün tükürüp, çöp attığımız bu sokaklarda birikmiyor bu pisliklerimiz ?
Kadın olmak çile demek, dert demek... Kadın olmak, tertipli olmak düzenli olmak demek... Kadın olmak, evi evirip çevirmek, geçimi sağlamak demek... Kadın olmak, Yük demek, zor demek, güçlük demek ama hepsinden önemlisi de kadın olmak bunların hepsinin bir çırpıda üstesinden gelmek demek...
Toplum ve kişilerin yaşamış oldukları tüm olumsuzlukların ana kaynağı, içerisinde bulundukları çağın ilke ve şartlarını kavrayamamaları ya da buna ayak diremelerinden kaynaklanmaktadır. Doğru ve bilimsel bakılması bilinse, sorunların büyük bir çoğunluğu tamamen yok olacaktır. Bunu çağa göre yaşayan toplumlardan rahatlıkla görebiliyoruz.
şuursuzca yazılan kelimelere şurulu insanların cevapları nasıl olacak acaba?
Haziranın tatlı telaşı, yaz gibi sardı bizi. Bizde yaz gibi bir an önce ısınmak, bir an önce ıslanmak, bir an önce çimlerde debelenmek, bir an önce üzüm asmalarının, mısır tarlalarının içinde kovalamaç oynamak ve sonunda yorgun yapraklar gibi sararmak için can atıyoruz.