Yaş mı, Kariyer mi?
Amerikalı Helen Thomas adlı gazeteci, bir basın kuruluşunun Beyaz Saray basın temsilciliğini sıkı durun, tam 1961 yılından bu yana başarıyla sürdürüyor ve yine tamı tamına 83 yaşında !..
"Yazmak, aslında hiçbir şey yapmadığınızı kanıtlamak için en iyi yoldur." – Samuel Beckett (kurgusal)"
"Yazmak, aslında hiçbir şey yapmadığınızı kanıtlamak için en iyi yoldur." – Samuel Beckett (kurgusal)"
Amerikalı Helen Thomas adlı gazeteci, bir basın kuruluşunun Beyaz Saray basın temsilciliğini sıkı durun, tam 1961 yılından bu yana başarıyla sürdürüyor ve yine tamı tamına 83 yaşında !..
İçinde bulunduğumuz durumu, Türklüğü ve yapmamız gerekenleri çok iyi anlatmış.
Biz kimik? (Sərbəst şer)
dünya nereye.............
Adem ve Havva, Habil ve Kabil.
Halka fazla özgürlük tanımayan rejimler hem bir açıdan değiştirilemeyecek kadar kökleşip gerektiğinde efendilerinin dediklerini yapmayacak bir konuma gelirken bilişim teknolojisinin artık sınır ve rejim tanımadığı günümüzde halkların ‘Batılı Sahip’lere bağlanıp daha rahat yönetilebilmesi için bir miktar demokrasi gerekiyordu.
Güçlü bir imana sahip, Allah'ın gücünü gereği gibi takdir edebilen ve O'na yakın olan müminler, Allah’ın kendileri için yarattığı her olayda tevekküllü davranır ve her şeyde mutlaka hayır olduğuna inanırlar.
Uzanlar Kendi iplerini kendileri mi kestiler bilinmez? Ortaya yolsuzluk olarak sürülenler, sanki dün yapılmışçasına hızla gözler önüne serildiler. Eğer bu gözler önüne serilen yolsuzluklar eskiden beri
Aşk deyince bir grup insanın aklına hüzün ve gözyaşları gelir. Oysa diğer grup, aşka aşık olanlardan oluşur. Onlara göre aşk paylaşımla ilgilidir. Umutlar, kahkahalar, saflık, mutluluk ve çocuksu bir aptallıkla… Peki siz hangi gruptansınız?
Bu yazı ilgili bütün yazıları içeriyor... Ayırım istemiyorsanız ayrıcalık tanımayacaksınız ve kabul etmeyeceksiniz. Düşünün, taşının, kararı siz verin.
Sadece temenni etmek yetmiyor bu dünyadaki kötülükleri yok etmeye
Türkiye geneline bakıldığında, hani şöyle sakin bir kafa ile el etek çekmiş bir vaziyette düşünmek bile 'yarınlar' olarak şişirilmiş bir gelecek saplantısından başka birşey bırakmıyor insana...