"Bu kadar çok okunacak kitap varken, bu kadar az düşünen beyin olması ne acı." — **William Shakespeare** (Kurgusal)"

Öykü

Aslan Gibi Aşımızı Olduk

Tam evden çıkarken bütün komşular açık otoparkta bizi yolcu etmek için sıraya dizilmişlerdi. Hepsiyle tokalaşmadan yumruklarımızı birbirine değdirerek selamlaştık. ''Hakkınızı helal edin.'' cümleleri havada uçuşuyordu tabi ki... Aşı da olsak yine hastalığa yakalanma riskimiz az da olsa vardı, bunu da unutmamak lazımdı...

Zengin Kız ve Tesisatçı Çırağı

Mevlüt, bunları söylerken bir elinde çekiç, bir elinde murç vardı, banyo zemininde betonda delik açıyordu, işe ara vermiş, ona anlıyordu, genç kız banyo kapısı önündeydi, genç adamın solu ona dönüktü.
Kimse bana inanamıyor; anlamıyorum, senin gibi çapsız biri nasıl yapar, sen kimsin ki, torpil yoksa işe

yazı resimYZ

Çikolatatör

Bizim mahallenin küçük zibidilerinden Burakcan çok akıllı cin gibi bir bebe... Geçenlerde yolda rastladım. Ne var ne yok dedim. İyiyim sağ ol Ahmet Amca, sen nasılsın? ''Epeydir görünmüyordun, yeni yeni icatların da var mı bu sıralar?'' Hemen cevap verdi kerata... ''Olmaz mı Ahmet Amca olmaz mı?'' Nedir, ne

Tabanca

Tabancayı kaldırıp raylara atmayı düşündüm. Fakat bu düşüncemden vaz geçiverdim. Bir kadın bağıra bağıra telefonla konuşuyordu. Ona yaklaşıp tabancayı uzattım. Kadın soru dolu gözlerle bana baktı. Gelen metroya atlayıp oradan kaçtım. Telefonla konuşan insanlar genellikle kendine uzatılanı alıyorlar. Bunu daha önce arkadaşlarıma şaka için defalarca yapmıştım.

Babamın Radyosu

Köyümüzde ilk radyoyu Rahmetli Babam satın almıştı.. Sonra çoğu zaten arkadaşlarım olan köyümüzün çocukları nefes nefese etrafımı kuşatarak Baksana, senin baban köye küçük ve acayip bir sandık getirdi, düğmelerine basınca içindeki insanlar hem konuşuyor hem türkü söylüyorlar vallahi, inanmıyorsan git de bak..

Akça Kız

Mavi gözünde hüzün bugün garip ve yalnız
Kim bilir ne sızısı o nahif bedeninde
Boynumuz bükük kaldı sen gidince Akça Kız
Senin hatıraların sinedeki eninde

Sıracalı

SIRACALI
Saçın yüzüne dökmüş salınarak geziyor
Seslenirim pas vermez sıracalı sevdiğim
Sitemli kahır edip beni her dem üzüyor
Su içmeye tas vermez sıracalı sevdiğim

Zehra

Üzüntüsünden tırnaklarını yiyor, burnundan soluyordu. Aynadaki resmine hüzünle baktı. Gözleri alnında oluşan çizgilerin arasına dalıp dalıp çıkıyordu. Ve gittikçe ağaran saçlarına içerleniyordu:

Başa Dön