"Yazmak, aslında, hiç kimsenin okumak istemediği bir şeyi yazmak için yeterince sabır göstermektir." - Franz Kafka"

Öykü

Ütopik Bir Hikaye

\]İki bin iki yüz yetmiş altı yılına gelinmiş ve Türkiye'nin nüfusu iki yüz on dört milyon kişiye yaklaşmaktaydı. Başkent Ankara on altı milyona, diğer büyükşehir İstanbul otuz üç milyona yaklaşan nüfusları ile dünyanın sayılı şehirleri arasında ki yerlerini almışlardı. Gökdelenler büyük şehirlerde iki yüz elli üç yüz katlara

Sıra Beklerken

-Hayır, bağırmıyorum, siz sakin değilsiniz, dedi.
Anlaşıldı ki bayan, başka birine kızmış, ceremesini de ben çekiyorum.
-Sanırım, siz, başka birine kızmışsınız. Öcünü de benden alıyorsunuz.
-Ben, kimseye kızmış değilim.
-O zaman, niye sesinizi yükseltiyorsunuz?

yazı resimYZ

Çitak Lar İş Başında

Tekrar gelelim Çitak denen örgüte. Kısaca Çitak denen bu adın uzunca açılımı da şöyle, Çikolata Takip ve Arama Kurtarma, Örgütü de denilebilir... Kurucularının kim olduğu bilinmiyor. Arefe gününden başlayıp, bayramın son gününe kadar operasyon, eylem yapıyorlar bilumum tatlılara, başta çikolata ve şekerler olmak üzere... Çikolataları arıyorlar, buluyorlar ve

Fermuar

Bizim İsmail Abi mesaiyi bitirmiş montu elinde damladı dükkana. Gündüz normal sıcaklıkta olan havada birden yıldırım hızıyla soğuyuverdi... Eee tabi biz de verdik veriştirdik havalara... Haaa havaların umurunda oldu mu, olmadı tabi ki... ''Giy İsmail Abi şu montunu böyle gitme kış zaten kapı da bir de seni dert

Isınmak İçin

Şeyma Hanımın tıp fakültesinden arkadaşı Dr. Boğaç Beyin Çatalcadaki köy evine 40 dakikalık bir yolculuktan sonra nihayet geldik.
Şeyma:
-Sen de gel otur bizimle- dedi.
-Ben seni arabada beklerim abla sen işini hal et gel ama beni de burada çok bekletme!- dedim.

Makineleşmek ve Kaçış - 2

Bir büfeye yanaştı, elindeki parayı uzatıp sandviç istedi. Büfedeki adam küfür ederek onu kovdu ve:-Boklu paran sende kalsın pislik şey. Diyerek bir köpeğe verir gibi uzaktan bir sandviç attı önüne. Sandviçin içindeki peynir ve domates etrafa saçıldı. Yerden bunları toplayıp sandviçin içine koydu ve yedi.

Şimdi Geliyorum

ir 15 dakika daha bekliyorum. İçimden: "Artık gitsem mi?" diyorum. "Ama ayıp olur. Gitmek Olmaz" diyorum.
Şimdi gelecekti. Odada hala yalnızım. Biraz sonra, yan odadan müthiş bir kahkaha geliyor. Şaşırıyorum. Çünkü gelen ses, onun sesine çok benziyor: "Olmaz" diyorum. "Burada olduğumu, üstelik kendisi için geldiğimi de

Emekleye Emekleye Emekli

Emekli olunca bir sahil kasabasına yerleşecektim. Elde avuçta ne varsa satıp kendime bahçe içinde bir ev alacaktım. Çiçekler yetiştirecektim, birkaç ağaç mandalina, limon, portakal Ağaçlar evin arka bahçesinde olacaktı. Güller ve mevsim çiçekleri denize bakan tarafta

"Kuzucuk Köyü"nde Sabah Kahvesi

Küçük, temiz ve şirin bir yer Barışın Yeri. Burasını, belediye açmış. Hakan, Ben çalıştırıyorum burasını diyor. Genelde hafta sonları hizmet veriyorum. Sabah erkenden gelip açıyorum. Erkenci müşterilerim var. Gelip kahve içerler. Döner veya kebap yerler. Öğleye doğru da kapatırım diyor

Başa Dön